GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Dr. Berna BRIDGE
YAZARLAR
12 Nisan 2020 Pazar

Birleşik Krallık'ta sürü bağışıklığı teorisi kaos getirdi

Birleşik Krallık, Başbakan Boris Johnson’ın hastaneye kaldırılması ve yoğun bakıma alınması ile karmaşık ve huzursuz bir süreçten geçmekte. İlk Korona virüs vakalarının görülmesiyle hükümet “sürü bağışıklığı” kararıyla bir önlem almamıştı. Başbakan Boris Johnson “sevdiklerinizi kaybetmeye hazırlanın” diyerek virüsü kendi haline bırakacağını, okulları tatil etmeyeceğini, önlem almayacağını belirtmişti. Birçok yaşlı bu söylemden korkup evlerine kapanmıştı ama doğal olarak ölümler artmıştı.

Artan ölümlerle bilim adamları, doktorlar ve halktan gelen baskıya dayanamayarak iki hafta sonra hükümet U dönüşü yaparak önlemler almaya başlamış ancak gecikildiği için bu önlemler yeterli olmamıştı. Bu arada virüs birçok siyasetçiyi ve hükümette görevli kişiye de bulaşmıştı. Sonunda Başbakana da bulaştı ama elli beş yaşında ve risk grubunda olmamasına karşın Başbakan Boris Johnson’da da hastalık ağır bir tablo çizdi, onu yoğun bakıma kadar götürdü.

Yokluğunda yetkisini 46 yaşındaki Çek asıllı Dışişleri Bakanı Dominic Raab’a verdi ama bu da ülkede birçok tartışmaya kapı açtı. Eğer Dominic Raab hastalanırsa ikinci adayın Michael Gove olması düşünülürken ikinci yetki de Rishi Sunak’a verildi. The Telegraph gazetesine göre Michael Gove’un bilinçli olarak dışlandığı düşünülüyor. Dominic Raab’ın da yetkileri dar. Örneğin kendisinin bakanları değiştirme ve kraliçe ile görüşme yetkisi yok. Ülkede siyasi bir boşluk hissediliyor.

The Guardian gazetesinin haberine göre yapılan bir araştırma (IHME analiz sonuçları) Avrupa’daki en yüksek ölü sayısının Birleşik Krallıkta olacağına işaret ediyor. Ölümlerin 3000 civarı olarak 17 Nisanda en üst noktaya ulaşacağını belirten araştırma 4 ağustosta 66 314 ölüyle Birleşik Krallığın en önde olacağını söylüyor. 23 Mart’ta 54 ölü varken “sürü bağışıklığı” kararıyla gelen gecikmenin bu sonuca neden olacağı belirtiliyor.  

Aynı araştırma, 17 Nisan civarı Birleşik Krallıkta 24 500 yoğun bakım yatağına gereksinme varken 799 yatak olanağı olacağına işaret ediyor. 4 Ağustos’ta paralel olarak toplamda İtalya’da 20 300, İspanya’da 19 209, Fransa’da 15 058, Almanya’da 8802 ölüm olacağını öngörüyor. Birleşik Krallıkta yatakların yetmeyeceği, Almanya’da ise yatakların yeterli olacağını belirtiyor. Kısacası Boris Johnson’ın aldığı kararlarla hem ülkesini hem de kendisini riske attığı görülüyor.

Johnson’ın yoğun bakıma kaldırıldığı haberlerinin ardından İngiliz sterlini ABD doları karşısında yüzde 0,3, avro karşısında yüzde 0,1 değer kaybetti. Yoğun bakımda olan Johnson’ın tedaviye yanıt veriyor açıklamaları gelirken Galler Bölgesi sokağa çıkmayı bir hafta daha uzattı. Lanchashire’da ise 1000 kişilik geçici bir morg inşasına başlandı. Londra’da, 9 günde hazırlanan 4000 kişilik Korona hastanesi de hastalara kapısını açtı.

Bu arada hastanelerde sağlık hizmetlilerine koruyucu giysi ve maske konusunda da bir kıtlığın kendini göstermekte olduğu belirtiliyor. Koruyucu giysi ve maske konusunda küresel bir sıkıntı olduğuna işaret edilirken hemşire ve hastabakıcıların risk altında olduğu açıklandı. Yaklaşan Paskalya tatilinde insanların evden çıkmaması için uyarılar yapılmakta.

68 yıldır tahtta olan Kraliçe Elizabeth Korona virüsle ilgili halka seslendi. Noeller dışında 68 yılda yalnızca dört defa; 2012 de 50inci yılını kutlarken, 2002de Ana Kraliçenin ölümünde, 1997de gelini Prenses Diana’nın ölümünde ve 1991de ilk Körfez Savaşında halka seslenen Kraliçe beşinci defa halka seslendi. Durumu İkinci Dünya Savaşına benzeten Kraliçe hep birlikte bu günlerin aşılacağına, güçlü olduklarına, iç disiplin ve mizah becerileri olan bir toplum olduklarına işaret etti.

Buna karşın halkın psikoloji olarak çok güçlü bir durumda olmadığı görülüyor. Siyasi çevreler ve basın genelde olumlu haber veremiyor. Başbakanın yoğun bakıma alınması, siyasi boşluk, önlemlerin geç gelmesi ve ölümlerin artması kaygı eşiğini artıran ana başlıklar…  

Bu arada Avrupa Birliği’nin en kıdemli bilim adamı olan İtalyan asıllı Mauro Ferrari görevinden istifa etti. Çok ağır bir mektupla istifa eden Ferrari Avrupa Birliği’nin Korona virüsü ile ilgili aşı, tedavi ve ilaç araştırması için fon ayırmayı reddetmesinin kararında en büyük rolü oynadığını belirtti. Avrupa Birliği’nin gereksinmesi çok olan üye ülkelerine yardım yapmadığını, İtalya’ya destek olmadığını, birlikle ilgili büyük düş kırıklığı içinde olduğunu ve idealleri doğrultusunda bu istifa kararını aldığını belirtti.