GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Metin ÖNEY
YAZARLAR
27 Aralık 2019 Cuma

Bir yıl daha biterken…

Bir yılın daha bitmesine birkaç gün kaldı…

Aslında biten, yıl değil ömürdür…

Her düşen takvim yaprağı ömürden bir günün daha gittiğini gösterir…

***

Her neyse…

Biz herkese gelecek günlerin iyi olmasını diliyoruz…

Diliyoruz da, bitmekte olan 2019 nasıl geçti bir göz atmak gerekir…

İşe bir fıkra ile başlayalım…

İçinde bulunduğumuz durumu çok daha iyi anlatacak ve açıklayacaktır:

***

Tüccarın birinin durumu hiç iyi değilmiş…

Ama, ne zaman muhasebecisini çağırsa ve durumunu sorsa…

Aldığı cevaplar hep aynıymış:

“Çok iyiyiz efendim, işler çok iyi…” tarzında…

Tüccar aldığı bu cevaplar sonunda dayanamamış ve demiş ki:

“Defterlere baksak hacca gitmek farz,

Cüzdana baksak zekata muhtaç…”

Aynen Türkiye…

Aynen iktidarın tutum ve davranışları…

Deftere baksak:

Uçuyoruz…

Yapılan eserlerin sayısı bile bilinmiyor…

Başarıdan başarıya koşuyoruz…

Bütün dünya bizi kıskanıyor…

Bölgemizin değil dünyanın lider ülkesiyiz…

Bir de cüzdana bakalım:

İşsizliğin bu denli yükseldiği bir dönem var mı?

Hem de genç işsizler…

Hem de okumuş işsizler…

Ve bu sebeplerle “intiharlar”ın bile ne yazık ki yoğunlaştığı bir dönem.

Dış meselelere gelince:

Durum daha da vahim gözüküyor.

Mesela Suriye ne oldu? Hangi noktadayız? Gerçekten yeni bir dalga Suriyeli geliyor mu? 50 bin mi yoksa 100 binler mi? Terör örgütleri “güvenli bölge”nin dışında mı? Hudutlarımız güven altında mı? ABD ve Rusya ile vardığımız mutabakatlar ne oldu? Gibi, daha onlarca soru ve bilinmeyen…

Şimdilerde buna bir de Libya eklendi.

Bu konuda küçük bir hatırlatma yapmak isterim.

Şöyle ki:

***

Mustafa Kemal Atatürk Libya’ya gittiğinde o topraklar Osmanlı Devleti’nindi.

Kısaca:

2019 2018 gibi…

2018 2017 gibi…

Geriye doğru, ta 2002’ye kadar sayalım… Her biri birbirini aratır noktada.

Yazdıklarımı sadece “muhalif” görüş olarak nitelendirmemek gerekir. 2013 yılında “çılgın proje” olarak nitelendirilen ve gündeme taşınan “Kanal İstanbul” ki; doğru söylenişi “İstanbul Kanalı”dır, bunun birdenbire ve inatla ve ısrarla gündeme taşınması boşuna mı? Bu konuda pek çok kesimin muhalefetine rağmen ısrar edilmesinde “gündemi değiştirme” amacı yatmıyor mu?

Sonuç:

Bu ülke hepimizin…

Biz, milletimizin hep mutlu ve mesut olmasını canı gönülden isteriz.

Bugüne kadar da gayretlerimiz hep bu doğrultuda olmuştur…

2020 pek çok kez yazdığım gibi, “Egemenliğin kayıtsız şartsız Milletin olduğu” ana ilkesinin de 100. yılı…

Bu sebeplerle:

2020 geçmiş yılları aratmasın…

Mutlu ve kutlu olsun…