GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Dr. Berna BRIDGE
YAZARLAR
13 Temmuz 2018 Cuma

Bilinçaltındaki korku

İnsanoğlunun psikolojisinin derinliklerinde bir yerindeki ilginç bir nokta, bilinçaltındaki
korku insanların birçok konuda sorumluluğu üstlenmediklerini gösteriyor. Dünyanın
bütününde, ayrıca bireyde, bu sorumluluk üstlenmeme duygusu (veya korkusu) hem bireye,
hem de dünyamıza birçok kayıp yaşatmakta…
Diğerlerinin zorlu yaşam koşullarından veya bir takım zor olaylardan korkan bir kişi bu
korkuyla bilinçaltında bu olay veya o kişinin koşullarıyla ilgili bir sorumluluğu olmadığına
inanıp böyle davranabiliyor. Bu korku özellikle coğrafi veya sosyal bir uzaklık söz konusu ise
oluşabiliyor ancak bazen yakın bir coğrafi veya sosyal konumda da ortaya çıkabiliyor.
Yakın bir mesafeyle ilgili konuda mobbing, duygusal zorbalık örnek verilebilir. Rastladığım
bir örnek; yöneticilik yaptığım okulda, lise birinci sınıfta, dudakları dolgun güzelce bir kızla
ilgilenen ve kızdan red yanıtı alan bir erkek öğrenci kıza “ördek” diye isim takarak
eğlenmeye, onu aşağılamaya başladı. Kızı kıskanan bir grup kız öğrenci de bu erkek
öğrenciye destek verdi. Diğer öğrenciler “aman bu saldırgan erkek öğrenci bana bulaşmasın”
korkusuyla seyirci kaldı. Yağmurlu bir günde birinin buğulanan cama “ördek” yazması ile kız
öğrencim ağlayarak, bezgin, üzgün bana geldi ve ben durumdan o gün haberdar oldum.
İşte, bu bilinçaltındaki korku, hiçbir öğrencinin bu kız öğrenciyi savunmamasına ve onu
yalnız bırakmalarına neden olmuştu. Dilimizdeki hoş olmayan bir deyim; “Bana dokunmayan
yılan bin yıl yaşasın” psikolojisi maalesef tam olarak işlevini görmüştü burada… Buna benzer
bir örneği görmemiş yoktur herhalde…
Uzak mesafeli bir örnek Hindistan’daki açlık, yoksulluk ve dilenme konusu olabilir. Fazla
uzağa gitmeden ülkemizdeki yoksul, işsiz veya dilenenler olabilir. Ülkemizde dilenen
Suriyeliler olabilir. Birçok kişi bu yoksul insanlara kızıyor. Bu kızgınlığın bilinçaltındaki
versiyonu ise muhtemelen korku. O korkuyla yüzleşmek ve gelirinin bir kısmını bu yoksul
kişilere yönlendirmek yerine kızgınlık göstermeyi yeğleyebiliyor… Peki, bilinçaltındaki
korku neden? Muhtemel çocukken ve yardıma gereksinmesi varken ona yardım eden olmadığı
için…
Eğer “kurban” kendi koşullarıyla suçlanabilirse, o zaman “ben sorumlu değilim” otomatik
sonuçtur.
Başka bir örnek de cinsel olarak tacize uğramış kadınlara tahrik edici giysisi, davranışı buna
neden oldu diyerek taciz eden erkeği değil kadını suçlamak olabilir. En önemlisi, kendi
sorumluluğunu üzerinden atma konusunda gereksinmesi olan bir kişiye yardım etmek yerine
“elimden gelmiyor” tavrı… Bu tavrın altında yatan bu korku onları yardım edebilecekken
yardım etmemeye yönlendiriyor. Yani yardım etmekten korkmak…
Başka yürek burkan bir örnek de Afrika’da bu kadar açlık, hastalık, (AİDS, Ebola, vb) yokluk
varken uçaklarla lüks safari turlarına giden zenginler. Afrika’nın susuz bir köyüne bir çeşme,
okulsuz bir köyüne bir okul yapmak, yardım etmek yerine, “buradaki yoksulluk benim
sorumluluğum değil” diyerek safari turlarıyla sosyal medyada gösteriş yapmanın
bilinçaltındaki tercümesi ne acaba? Haftaya aynı konu ile devam edeceğim…