GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
11 Eylül 2020 Cuma

Beyler! Son sözü hep biz söyleriz!

Gülmekten yere düşersiniz…

İpe çekmeye çalıştıkları babasını…

Darbeci generallerin elinden kurtaran Türkiye’ye…

Teşekkür edeceğine…

Yarım asır sonra

Yunan Başbakanı sıfatıyla Türkiye’ye seslenen evlat Miçotakis

İşi gücü bırakıp…

İçinde bizim de oyuncu olarak yer aldığımız…

Sözüm ona “Doğu Akdeniz Gerilimi”ne ilişkin…

Büyük Britanya’nın…

235 yaşındaki gazetesi “The Times”a makale yazıyor…

Amaç, yazarlık / gazetecilik filan değil…

Açık açık…

Boyuna posuna bakmadan Türkiye’ye gözdağı vermek…

Diyor ki…

“Türkiye ya saldırganlığına son verir ya da AB yaptırımlarına maruz kalır!”

Yani, kısa yoldan bize “saldırgan” yaftası takıyor…

Akdeniz’de bilimsel araştırma yapmak…

Ne zamandan beri “saldırganlık” olarak kabul ediliyor?

Birileri, bu arkadaşın ağzına biber sürse iyi olacak…

Ayrıca, enteresan bi’şi var…

Bu makale o ABD gazetesinde ne zaman yayınlandı?

9 Eylül’de…

Yani…

Miçotakis’in istilacı atalarını denize döktüğümüz günün…

98’inci yıldönümünde…

Acı büyük, öt ötebilirsen!

***

Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki sismik araştırmalarından uykusu kaçan…

Bir diğer Avrupalı lider ise…

Fransa’nın “delikanlı” Cumhurbaşkanı Macron…

Sözleşmişler gibi…

O da tam “9 Eylül”de kusuverdi içindekileri…

Aslında bu Macron Efendi var ya…

Herhalde Türkiye’yi kabile ülkeleriyle filan karıştırıyor…

Ve sıkılmadan şöyle diyor:

“Sorunumuz Türk halkıyla değil, Erdoğan’la…”

İşte, bu kafa…

Gerçek sömürgecilerin eski ve ahlaksız bir oyunudur…

Ve de…

Tam bir tehdit dilidir…

Bak, şimdi aklıma geldi…

Bu Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron var ya…

Afrin'deki Zeytin Dalı Harekatı’nı başlattığımızda da…

Bizim için dünyaya seslenmiş…

“Operasyon işgale dönüşmemeli…” diyerek büyük tepki toplamıştı…

Yeri gelmişken, bi’hatırlatayım dedim…

***

Türkiye, bu lak lak’lara pabuç bırakmaz…

Neden?

Çünkü Fransa’yı iyi tanıyor…

Bunlar öyle bir millet ki…

Gözleri hep mazlum ülkelerin topraklarında kalmış…

Bi’türlü gözleri doymamış!

Bakın, bi’parça anlatayım…

1918 Mondoros Mütarekesi’nden sonra…

İngiliz orduları MaraşAntepUrfaAdana ve civarını işgal etti…

Daha sonra…

Maraş, Antep, Urfa ve Musul Fransızlar’a bırakıldı…

Macron’un atalarının…

Gaziantep’e işgal boyunca çektirdiklerini tarih unutmadı…

Ermeniler’e o bölgede katliam çeteleri kurduran Fransızlar…

Antep’in bereketli topraklarına resmen fitne ektiler…

En çok çocukları katlettiler…

O kanlı süreçte 6 binden fazla şehit verdik…

***

Gerçekleri saklayan Fransa…

Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük sömürgeci ülkesi olarak ünlü!

Bu iğrenç işe (sömürgeciliğe) 500 yıl önce başladı…

Afrika'nın batısında ve kuzeyinde…

20’den fazla ülkede hakimiyet kurdu…

Yetmedi, Güney Amerika’ya kadar uzandı…

Köleliliği başlattı…

Kara Kıta’nın yüzde 35'i…

Üç asır boyunca Fransa'nın kontrolünde kaldı…

Afrika’daki birçok ülkede…

Sömürgecilik imparatorlukları kuran Fransa'nın insan hakları ihlalleri…

Hala unutulacak gibi değil…

Sinema’ya meraklı olanlar…

Başrollerini Steve McQueen ve Dustin Hoffman’ın paylaştığı…

Gerçek hayattan esinlenerek çevrilen…

“Kelebek” filmini unutamaz…

Bu Fransızlar…

Yakın tarihe kadar mahkumlarını…

Güney Amerika’nın Kuzey Atlantik kıyısındaki sömürgesi…

Fransız Guyanası’na yollardı…

O mahkumların ölüsü bile…

Bi’daha Fransa’ya ulaşamazdı…

***

İşte, pek çağdaş o Fransa!

Yüzyıllar boyu bu yaşlı dünyada…

Pençesini attığı her yeri kuruttu, kanını emdi…

Cezayir Bağımsızlık Savaşı’nda

Bir milyondan fazla yerli halk…

Fransızlar yüzünden hayatını kaybetti…

Tarihin en büyük soykırımlarından biri kabul edilen…

800 bin kişinin öldüğü…

1994 Ruanda Soykırım’ında…

Fransa’nın rolü çok büyük…

Hala…

Fransa aleyhine devam eden binlerce uluslararası dava bulunuyor…

İşte bu Fransa…

Şimdi de Avrupa Birliği’ne sesleniyor:

“Biz Avrupalılar olarak Erdoğan'a karşı sert ve güçlü olmalıyız…”

Kime diyor bunları?

İtalya’ya… Malta’ya… Portekiz’e… İspanya’ya… Yunanistan’a ve Kıbrıs Rum Kesimi’ne…

***

Bitiriyoruz…

Türkiye’ye karşı “tehdit dili” kullanmak büyük hatadır…

Bu güzel ve asil ülke’nin…

Kendisine “gözdağı vermeye” kalkanların alnına yapıştıracak…

Her zaman bir cevabı vardır…

Dilimiz de serttir…

İcabında elimiz de…

Yiyen bilir!

Nokta…

Sonsöz: “Suskunluğum asaletimdendir… Her lafa verilecek bir cevabım var… Lakin bir lafa bakarım laf mı diye; bir de adama bakarım, adam mı diye! / Hz. Mevlana…”