GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Engin ÖNEN
YAZARLAR
26 Haziran 2020 Cuma

Belediyelere yönelik operasyonların anlamı…

Muhalif partilerin yönetiminde olan belediyelere karşı, iktidar tarafından yürütülen baskıların şekli ve boyutu, demokrasi ve hukuka ilişkin değerlerin tamamen etkisizleştiğini gösteriyor…

“Devlet içinde devlet olmaz…” anlayışı ile haklılık kazandırılmaya çalışılan bu baskılar, meşruiyetini yasalardan ve yerel halkın desteğinden alan belediyeleri etkisizleştirmek, yönetemez hale getirmek, gücün paylaşımı ve dağılması anlamına gelen “demokrasiye tahammül edememek” anlamına gelmektedir…

***

Gücün/iktidarın paylaşılması bakımından çok önemli bir demokratik işlev sahibi olan belediyelere karşı iki tür operasyon yürütülmektedir... Birincisi görevden uzaklaştırma ve yönetime el koyma şeklinde gerçekleşmektedir... Yasalara uygun olarak seçilmiş ve gerekli seçmen desteğini sağlamış HDP’li belediye yönetimlerine karşı yürütülen operasyonlar, doğrudan darbe şeklinde yapılmaktadır…

Millet İttifakı’nın sonucu göreve gelmiş olan CHP’li belediyelere karşı yürütülen operasyonlar ise farklı şekillerde gerçekleşmektedir... Ankara ve İstanbul’da belediye meclisi çoğunluğu iktidarın elinde olduğu için, buralarda meclis marifetiyle belediye başkanı çalışamaz hale getirilmeye çalışılmaktadır... Her türlü karar ve uygulamaya karşı, belediye meclis çoğunluğu adeta direniş göstermektedir…

Buradaki amaç, yönetim krizi yaratmak ve belediye başkanını başarısız kılmaktadır. Oyun bunun üzerine kurulmuş…

***

Meclis çoğunluğuna sahip olmadığı İzmir gibi yerlerde ise iktidar, başka aygıtları da devreye sokarak, algı operasyonları düzenlemektedir... Dikkat ederseniz; Tunç Soyer hakkında, havuz medyanın yürüttüğü kampanyaların çoğu, ipe sapa gelmez, içeriksiz ama kutuplaşmış ortamda köpürtmeye elverişli konularla yürüyor…

İyiden iyiye sığlaşmış bir siyasi ortamda, ezan, cami ve bayrak etrafında dolanmaktan medet umulmamaktadır… Tunç Soyer veya diğer belediye başkanlarının şüphesiz eleştirilecek birçok karar ve uygulaması olabilir. Ama kamuoyu oluşturmada semboller ve simgeler daha çok işe yaradığı düşünülmektedir…

***

Soyer’e yönelik bu algı operasyonlarını değerlendirirken CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu şöyle bir tespit yapmış: “Özellikle İstanbul’da rantı tümüyle tüketen rantiye sınıfı, İzmir ve İzmir’in sahillerine göz dikmiş durumda…” Bu tespite tamamen katılıyorum. İzmir’de konuyla ilgili tüm meslek odaları bunu defalarca dile getirdi zaten... Biz de arkadaşlarımızla birlikte bu konuda çeşitli platformlarda defalarca toplantı yaptık, konuşmalar yaptık, yazılar yazdık.

Ancak buradaki algı operasyonunun doğrudan bunula ilgili olduğunu tahmin etmiyorum... Çünkü İzmir ve sahillerine yönelik yağma girişimlerinde iktidar, şu ana kadar CHP’li belediyeler, milletvekilleri ve parti örgütleri ile bir gerilim veya anlaşmazlık yaşamadı… Bu yağma girişimlerine karşı yürütülen hukuki ve sivil mücadelede (Kani Beko hariç) CHP temsilcilerine hiç rastlamadık…

***

Benim yorumum odur ki; Tunç Soyer hakkında yürütülen algı operasyonu, iktidar karşıtı seçmen bloğunu parçalamaya yöneliktir... Özellikle İYİ Parti ve HDP’li seçmenin muhalefet adaylarına desteğinde “çatlak yaratma” çalışmasıdır; bu olup bitenler…

Nitekim geçen hafta İYİ Parti’nin İzmir’deki önde gelen temsilcilerinden Müsavat Dervişoğlu’nun, Tunç Soyer eleştirisi, bu yorumumuzu destekler nitelikteydi…