GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
5 Nisan 2019 Cuma

Belediye reisleri neden yemin ederek göreve başlamıyor?

Uzağa gitmeyelim…

Bu güzel ülkede yasalar gereği göreve başlarken…

Cumhurbaşkanı yemin ediyor mu?

Ediyor…

Milletvekilleri yemin ediyor mu?

Ediyor…

Askerler yemin ediyor mu?

Hem de silahın üstüne elini basarak…

Polisler yemin ediyor mu?

Ediyor…

Hakimler ve Savcılar yemin ediyor mu?

Ediyor…

Avukatlar cübbe giyerken yemin ediyor mu?

Ediyor…

Doktorlar her ahval ve şerait altında…

Can’a can katmak için…

Hipokrat yemini ediyor mu?

Ediyor…

En mukaddes mesleğin neferleri olan…

Öğretmenler yemin ediyor mu?

Ediyor…

Rektörler yemin ediyor mu?

Ediyor…

Hatta…

Üniversitelerde unvan alanlar bile yemin ediyor mu?

Ediyor…

Hatta ve hatta…

Asli devlet memurluğuna atananlar yemin ediyor mu?

Ediyor…

O zaman…

Koca bir kenti ya da ilçeyi yönetmeye talip olup…

Amansız bir seçimin galibi çıkarak…

“Şehr-i Emin” unvanı ile beş yıl o beldeyi yönetmeye hazırlanan…

Belediye Başkanları neden “yemin” etmiyor?

 

***

 

Komik, diyen çıkabilir!

Öptüm, başımın üstüne koydum…

Ammma!

Gelişmiş demokrasilerde “bu yemin” geleneği var…

Mesela…

Amerika Birleşik Devletleri’nde, her eyalette farklı olsa da…

Belediye başkanları…

Koltuğa yemin ettikten sonra oturabiliyor…

İngiltere’de Kraliçe var ama…

Seçilmiş belediye başkanı yemin etmeden göreve başlayamıyor!

Almanya ve Belçika’da ise bu iş bir “tık” ileri gitmiş…

Başkanlarla birlikte…

Meclis üyeleri de yemin etmeden “işbaşı” yapamıyor!

Rusya’da ve İsveç’te de böyle…

Hatta…

Birçok Latin Amerika ülkesinde…

Yemin etmek…

Belediye başkanları için zorunluluk…

 

***

 

Uzağa gitmeyelim…

Bu toprakları 600 yıldan fazla yöneten Osmanlı’da bile…

Padişah devlet memurlarına yemin ettirirmiş…

Neden?

Rüşvet’in, iltimasın ve kötü yönetimin önüne geçmek için…

Tanzimat Fermanı’ndan sonra ne olmuş?

Gayrımüslim Osmanlı tebaası da yemin etmeye başlamış…

Mesela…

Gayrimüslim Osmanlı memurları…

Bağlı bulundukları devlet dairelerinin reisleri huzurunda…

Mensup oldukları dine göre İncil veya Tevrat’a elini basarak…

Yemin ediyorlarmış…

O zaman…

Geçtim belediye meclis üyelerini…

(Aslında onların da yemin etmesi gerekir…)

Belediye Başkanları niye yemin etmiyor Meclis’in huzurunda?

 

***

 

Peki, seçimle gelen kentin yeni reisleri…

Nasıl bir yemin etmeli?

Şunları söyleyebilirler mesela…

 

Kent halkına kanunlarla belirlenmiş görev ve sorumluluklarım kapsamında eşit ve adaletli davranacağıma…

 

Hemşehrilerimin; sağlık, huzur ve esenliği için çalışacağıma…

  

Şahsıma duyulan güven ve itibarı sarsacak karar ve uygulamalardan kaçınacağıma…

 

Kamu kaynaklarını verimli şekilde kullanacağıma…

 

Doğru ve dürüst olacağıma…

 

Hesap vermeye her an hazır olacağıma ve mali saydamlık ilkesinden ayrılmayacağıma…

 

Mensubu olduğum siyasi partiyi dikkate almaksızın; tümüyle dürüstlük, ahlak, şeref gibi üstün idealler yolunda çalışacağıma…

 

Belediye ile olan ilişkilerimde herhangi bir karşılık ve çıkar beklemeyeceğime…

 

Devlet’in ve belediyenin nimetlerini şahsi güç ve çıkar aracı olarak kullanmayacağıma namusum ve şerefim üzerine yemin ederim…

 

***

 

Önemli bir ayrıntı…

Bu ya da buna benzer yemini ederken, bir eli kürsüdeki bayrağımızın üstünde olacak; bu şart…

 

***

 

40 yıl düşünsem aklıma gelmezdi!

İzmirli siyasetçi…

CHP’nin Konak İlçe eski Başkanı Aytekin Tunus

Sohbet arasında…

Bu öneriyi masanın üstüne attı ve çekildi…

Haklı…

Hem de çok haklı!

Benim de katkım şu olsun…

Bu yemin yasayla düzenlenemiyorsa…

Bari, İzmir’in yeni Reis’leri…

Gönüllerine yattıysa anlamlı önerimiz…

“Bu benim kalben arzumdur” diyerek…

İlk Meclis toplantısında uygulasınlar…

Kim engel olabilir?

Üstelik, koca kent bunu yapan Başkan’ı…

Ayağa kalkıp alkışlar…

Dahası…

O günden itibaren…

“Vicdanen kendilerini sorumlu hissederler; ettikleri yemin için çalışırlar!”

Nokta…

 

Sonsöz: “Bedenler ağızları kapalı testilere benzer… Sen testinin içinde olana bak, testiye bakma… / Hz. Mevlana…”