GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Fatih YAPAR
YAZARLAR
18 Mart 2019 Pazartesi

Beka meselesi!

Önce genel seçim ardından yerelde birlikte hareket etme kararı alan ve adını da “Cumhur İttifakı” koyan AK Parti ile MHP ilk mitingini İzmir’de gerçekleştirdi.

Neden İzmir?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bu soruya şöyle yanıt verdi:

“İzmir'e çok önem verdiğimiz için cumhur ittifakının ilk mitingini burada yapıyoruz. Biz cumhur ittifakını masa başında değil darbecilere karşı sokaklarda meydanlarda mücadele ederken kurduk. Türk siyasetinin son yıllardaki en dirayetli siyasetçisi olarak gördüğüm Sayın Bahçeli ile birlikte tuzakları birer birer bozarak yolumuza devam ediyoruz. İzmir, cumhur ittifakının en büyük başarıyı gösterdiği illerin başında gelecektir. İnşallah seçimden sonra zaferi sizlerle kutlamak için yeniden geleceğiz”…

Gündoğdu Meydanı’ndan memnun ayrılan ve katılım rakamını “120 bin kişi” olarak açıklayan Erdoğan’ın hitap ettiği kitlenin nereden getirildiği ile ilgili tartışmalar şöyle kenarda dursun sonuçta mesajların tamamı sandıkta oy kullanacak İzmirlilerin ta kendisineydi.

Başta Erdoğan ve AK Parti kurmaylarının tamamı da yakından biliyor ki İzmir’den her şeyden önce mücadele etmeleri gereken bir “algısal durum” var. Bu mesele metrolardan, çevreyollarından, şehir hastanelerinden, uçaklardan, trenlerde ve inşaatlardan daha da önemli!

Nedir bu?

“Yaşam tarzına müdahale korkusu ve özgürlüğe engel olunacağı endişesi”

İşte Erdoğan da tam bu konudan girdi. Ve şunu söyledi:

“17 yıldır iktidardayız. Bunların dile getirdiği korkulardan hangisi doğru çıktı? Biz insanımızın giyimine mi, yediğine, içtiğine mi karıştık? Bunlar gelirse, şöyle olacak diyorlar. İşte şu anda karşımda hanım kardeşlerime bakıyorum, herkes istediği gibi giyiniyor. Bu kardeşlerim bunlara en güzel cevabı veriyor. Yıllardır Atatürk’ü istismar ettiler. Peki Atatürk’ün muasır medeniyetler seviyesine çıkmak için yaptıkları tırnak kadar bir şeyi gördünüz mü?”

Herkesin de yakından bildiği gibi Erdoğan’ın İzmir’e yönelik bakışı farklı söylemler üzerinden tartışılır, yorumlanır. Kimisi çıkar “İzmir’e gavur dedi” der, kimisi de “öyle demedi, solun kalesi demek istedi” der.  Bu yüzden en az 15 yıldır İzmir’de “Erdoğan ve Gavur İzmir” söylemi hep konuşulur. Bu konuda net ve kesin bir kayıt, ifade olmasa da ima yollu eleştiri ne yazık ki AK Parti’nin hep önüne çıkar.

Bu yüzden Erdoğan bunu bildiği için meydanda, “Kordonu, körfeziyle ne güzelsin İzmir. Yıllardır yolunu kaybedene yurt,  ailesini kaybeden kardeş olan İzmir. Nice balkan şehrinin acısının dindiği yer İzmir. Ülkemizin tüm zenginliklerini kendinde toplayan İzmir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ordularının 9 Eylül’de yeniden özgürlüğüne kavuşturduğu İzmir. Gavuru, İzmir’de denize döken garibi bağrına basan İzmir” diyerek konuyu net olarak açmış oldu.

Cumhur İttifakı’nın ilk mitingi göstermiştir ki seçime kadar geçen süre çok sert geçecek. Çünkü, Erdoğan’ın da Bahçeli’nin de vurguladığı tek şey var. O da “CHP-HDP ittifakı” meselesi. Bu yüzden günlerdir belediye başkan adayları ve meclis üyeleri listeleri araştırılıyor ve bunun üzerinden değerlendirmeler yapılıyor.

Erdoğan’ın, CHP’nin İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Tunç Soyer için söylediği, “Bu aday CHP’nin adayı değildir ha! Bu kişiye genel merkezden İzmir teşkilatına kadar herkes karşıydı. Bu kişi bizatihi Kılıçdaroğlu’nun kendi adayıdır. Her yönüyle örtüşüyor. Yalansa yalan iftiraysa iftira. Adaylık icazetini de İzmir’den değil Kandil’den almıştır. Bu adayın İzmir’e hizmet etmek, yatırım getirmek gibi bir derdi yok. Öyle bir kalitesi de yok” sözleri bunu apaçık gösteriyor.

CHP ile HDP’nin birlikteliğini  “maskeli baloya” benzeten Erdoğan’ın İzmir’i yakından takip ettiği de belli. Buca’daki aday değişiminden belediye başkan adaylarının söylemlerine kadar ilçe ilçe rapor alan Erdoğan’ın Büyükşehir Adayı Nihat Zeybekçi’den periyodik olarak bilgi aldığı da biliniyor.

Zeybekçi’ye güvenini, “Belediyecilik bizim işimiz. Burayı da biz çok çok başarılı bir belediyeci olan, Denizli’de iki dönem başkanlık yapan Nihat Zeybekci kardeşimle, aynı zamanda ekonomi bakanlığı yapan, iş adamı olan, Ege’nin bir delikanlısı olan Nihat Zeybekci kardeşimle İzmir’i şanına yakışan bir hale getirmeye kararlıyız  İzmir’de un, yağ, şeker var, her şey var. Bunları helvaya dönüştürecek usta lazım usta! İşte Zeybekci!” sözleriyle ifade eden Erdoğan meydanlarda bundan sonra terör, beka ve devlet kavramlarına daha çok vurgu yapacak.

Miting meydanında konuşurken, “İzmir’in dağlarında çiçekler açacak, altın güneş orada sırmalar saçacak, bozulmuş düşmanlar sel gibi akacak. İzmir’i hiç kimse çantada keklik görmesin. İzmir’i hiç kimse arka bahçesi zannetmesin. İzmir’de bir şey değişecek, her şey değişecektir. Şımaranlara, yolunu şaşıranlara 12 Eylül mirasçılarına İzmir sırtını dönmeli, daha müreffeh bir yönetime, daha fazlasını yapacak bir iradeye kucağını açmalıdır” diyen MHP lideri Devlet Bahçeli ile yarışa girdiği günden buyana hiç olmadığı kadar sertleşen Büyükşehir Adayı Zeybekçi’nin açıklamaları da bunu tescilledi.

Zeybekci’nin, Soyer’i kast ederek, “Ben ona CHP’nin adayı demiyorum. Kılıçdaroğlu’nun adayı diyorum. Kılıçdaroğlu’nunve  terör örgütüyle eş değer haline gelmiş partinin adayı. Bu kişi şehirlerin yok edildiği dönemde, ‘kalbimle gönlümle sizin yanınızdayım. Sizin için bir şey yapamadığım için vicdan azabı çekiyorum’ dedi. Bu memleket 78 şehit verdi” cümleleri de meselenin geldiği son noktayı gösteriyor.

Anlaşılan o ki seçmeni de siyasetçiyi de sert rüzgarlar, fırtınalı havalar bekliyor…

Not: Erdoğan’ın, CHP’yi “ecdada sahip çıkmadılar” diyerek eleştirirken kullandığı bir cümle var. Cümlede, “Bunlar türbeyi tarumar edip yerini de bir besi çiftliğine verdiler. Yunan’ın cesaret edip yapamadığını maalesef bunlar gerçekleştirdiler” ifadesi yer alıyor. Birincisi söz konusu türbe Gaziemir’de...Gaziemir’e adını veren Gazi Umurbey’in savaştaki yakın komutanlarından Seyyid Mükerremüddin (Seydi Baba) adını taşıyan bu türbe yıllarca ahırların içinde ve pislikler arasındaydı. Türbe, Gaziemir Belediye Başkanı Halil İbrahim Şenol tarafından taşındı ve bir anıt haline getirildi. Zaten türbenin tarihi ile ilgili birçok yanlış bilgi var. Koruma kurulunun ‘tescilli yapı değildir’ kararları bulunuyor.  Seyyid Mükerremüddin’in orada yattığını doğrulayan bir kaynak da yok. Sanırım bir yanlış bilgilendirme söz konusu. Türbeyi dönemin kaymakamı ve müftüsünün engellemesine rağmen ahırların içinden çıkartıp eser haline getiren Başkan Şenol, burada en son eleştirilecek kişidir. Koca cumhurbaşkanını bilgi notları ve konuşma metinleriyle yanıltanların bilgilerini yeniden güncellemesi gerekiyor