GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Teodora HACUDİ
YAZARLAR
14 Nisan 2016 Perşembe

Bayram görsün çocuklar…

Şu aralar Robin’in sorunu büyük,
23 Nisan için gösteriye hazırlanıyor
dans eşi Mehmet ise bir türlü dans etmek istemiyor.
En sonunda Mehmet’e rüşvet vermek zorunda kaldık,
provalara katılması için epey bir TASO alındı küçük beyefendiye.
Gösteride iyi iş çıkarırsa da
ona bir sürprizimiz var.

Şenay’ın o meşhur şarkısı
“Sev Kardeşim”le dans edecekler.
Okul çıkışları Robin bende,
ofiste şarkıyı dinlemekle meşgulüz.
Benim küçük Suriyeli mülteci arkadaşım
şarkıyı ezberledi
çok da güzel söylüyor…

Gösteri kıyafetlerinin siparişi de verildi,
maddi imkânsızlıklar nedeniyle
kıyafet alamayan çocukların olduğunu öğrendiğimde ise
benim kız kardeşlerim devreye girdi.

Hani 1979’da ürkek birer çocuk olarak girdiğimiz,
enter to learn depart to serve
“öğrenmek için katıl, hizmet için ayrıl”
felsefesiyle yoğrulduğumuz
İzmir Amerikan Lisesinden kız kardeşlerim.

Laf aramızda bu sene mezuniyetimizin 30. yılını kutluyoruz.
Dile kolay
birlikte geçen 37 yıl
neredeyse bir ömür.
Çocukluk döneminde başlayan dostluklar önemlidir,
kardeş olmuşsundur artık
ötesi yoktur…

Benim Türk, Musevi, Levanten kız kardeşlerim
Türk, Kürt, Roman, Suriyeli çocukların yüzünü güldürdü.
Gerçi biz çocukken böyle bir ayrımı bilmezdik,
belki de umursamazdık demek daha doğru olur.
Bilmediğimiz, umursamadığımız için zaten kardeş olabildik.
Şimdi de başka çocukların bunu umursamaması için uğraşıyoruz.
  
Çocukluk önemlidir
aldığın eğitim de tüm hayatını şekillendirir.
Öğretim de önemlidir ama asıl iş eğitimde biter.
Eğitimle yoğrulur
eğitimle şekillenirsin.
Hem eğitim daha eğlencelidir,
mesela bayramlar eğitimin bir parçasıdır.
Sana öğretilen tarih
eğitimle harmanlandığında anlam kazanır.

Biz bayram kutlamaya hazırlanıyoruz,
bayramımız şenlik havasında geçecek.
Yaşadığımız acılara gelince
evet, acımız büyük,
hepimizin yüreği buruk
ama çocuklar bu acılardan muaftır.
Zaten biz büyüklerin sebep olduğu acıların bedelini
neden çocuklar ödesin ki…
Gerçi fazlasıyla ödüyorlar ama
biz yine de tek çocuk bayramını
şenliklerle kutlayım dedik.
Kutlayalım ki
mutlu çocuklar
büyüdüklerinde
mutlu yetişkinler olabilsinler…

Çocuklar muaf demişken,
1938’den
Cumhuriyet Bayramı öncesinden
Atatürk’ün bir anısını hatırladım.
Muafiyet emrini Atatürk vermiş
yani emir büyük yerden.

Söz konusu çocuk olunca
ayıp da olmaz,
uygunsuz da kaçmaz.
Bırakalım da bayram görsün çocuklar…

* * * * *

 Atatürk artık eski Atatürk değildi.
Zayıflamış, rengi bozulmuş bitkin bir hal almıştı.
Hasta yatağında yatıyordu.
Tıbbın bütün imkânları seferber ediliyor,
fakat o menhus hastalığa bir çare bulunamıyordu.
Ülkü her zamanki gibi yine Atatürk’ün yanındaydı.
İlk komadan dört gün sonra Atatürk Ülkü’yü istemişti.
Yanına götürdüler.
Yatağına oturttu, okşayarak:

“Cumhuriyet Bayramı yaklaştı” dedi.
“Ankara’ya gidin. Bayram görsün Ülkü”…

“Atatürk’ün Hayatındaki Kadınlar”
Altan Deliorman
196