GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
5 Temmuz 2018 Perşembe

Bay Doğru’ya yakışan…

24 Haziran ‘baskın’ seçimleri Türkiye’de ‘arzulanan’ değişimi gerçekleştiremedi.  Ama değişime dair kıvılcımı ateşledi. Umudu büyüttü.  

24 Haziran’ın sonuçlarını listelemeye kalksak;
1-Erdoğan 7 Haziran seçimlerinden sonra sipariş verip 16 Nisan referandumundan önce giydiği ‘milliyetçilik’ gömleğiyle cumhurbaşkanı seçildi.  
2-Erdoğan seçildi seçilmesine de partisi ciddi sayılabilecek oranda oy kaybetti.  AK Parti 42’ye düştü.
3-Ve tek adam olacağı varsayılan Erdoğan’ın nur topu gibi bir ortağı oldu. Bahçeli…
4-Tek bir miting bile yapmadan herkesin bitti dediği MHP yüzde 10’u geçti.
5-Muhalefet cephesinde potansiyel bir lider adayı ortaya çıktı. 40 yıl sonra ilk kez CHP’li biri yüzde 30’u geçip 15 milyon 300 bin oy almayı başardı.
5-Yüzde 10’luk seçim barajının Kürtlerin partisini meclis dışında tutmaya yetmediği 3. kez ortaya çıkmış oldu. HDP ağırlıklı olarak CHP’den aldığı emanet oylarla barajı aştı.
6-Meral Akşener ve arkadaşlarının kurduğu İyi Parti beklentileri karşılamaktan uzak olsa da ilk seçim deneyimlerinde yüzde 10 civarında oyla TBMM’ye girdi.  
7-Seçim öncesi attığı pek çok olumlu adıma rağmen Kılıçdaroğlu’nun CHP’si aday olduğu İzmir dâhil Türkiye’nin her noktasında Cumhurbaşkanı Adayı İnce’nin katkısına rağmen oy kaybetti.  Ana muhalefet partisi yüzde 22’de kaldı.
8-Hapisteki cumhurbaşkanı adayı olarak Türk hatta dünya siyasi tarihine geçen Selahattin Demirtaş yüzde 8 oy aldı.

Liste uzayabilir. Ve bunlar 24 Haziran’ın sıcak sonuçlarıdır. Elbette 24 Haziran’ın başka ve daha ciddi sonuçları da olacaktır. Türkiye 100 yıla yakındır tecrübe ettiği parlamenter sistemin yerine geniş yetkilerle donatılmış başkanlık sistemine geçti. Kimileri için bu durum yeni bir sistemden çok yeni bir rejim demek.  Yani bir dönemin sonu…  

24 Haziran’da Beştepe’ye ulaşamayan değişim ateşi bugünlerde CHP Genel Merkezi’ni kuşatmış görünüyor. Ve kuşatma bu kez hiç olmadığı kadar ciddi… Çünkü gücünü delegeden değil en dipten, tabandan alıyor.

Elimizdeki veriler hem kamuoyunun hem de CHP tabanının çok önemli bir yüzdesinin Muharrem İnce’yi ‘genel başkan’ olarak görmek istediğini teyit ediyor. Çünkü Türkiye son 16 yıldır ilk kez bu denli yaklaştığını hissettiği zafer umudunun peşini bırakmak istemiyor. CHP’nin çiçeği burnunda vekillerinin kendilerini vekil yapan iradeye saygı, hürmet, şükran duygularının da etkisiyle yaptığı açıklamaları anlıyorum.  (Bazılarını çok çirkin, kaba ve üslupsuz bulsam da)
3-5 ay sonda adaylık kuyruğuna girip koltuğunu garantiye almaya niyetli belediye başkan adaylarını da anlıyorum. Dahası CHP’nin kişisel ikbal beklentisi yahut buradan açıkça yazmak istemediğim şoven duyguların etkisiyle değişime tıkaç olmaya çalışanları da anlamaya çalışıyorum. Ama koskoca bir hezimetin ardından ortada bugünün doğrusu diyebileceğimiz bir alternatif lider adayı varken CHP’nin bu değişime direnmesini anlamıyorum.

Zamanı gelmiş bir değişim suyu gelmiş gebeye benzer. O bebek mutlaka doğar! Ama öyle ama böyle…

Muharrem İnce’ye koca Türkiye’yi emanet eden CHP’liler parti yönetimini çok mu görüyor? Partiyi yönetemeyeceğini mi düşünüyor yoksa?  Ne diyordu şair. Bu ne yaman çelişki anne…
Sonuçta Muharrem İnce’nin de altını çizdiği gibi CHP bu seçimde bir yenilgi daha almıştır.
CHP yönetimi, 16 yıldır ülkeyi tek başına yöneten ve her türlü yorgunluğu, yıpranmışlığı taşıyan AK Parti’nin yüzde 42’sini ‘başarısızlık’ olarak lanse ederken kendi yüzde 22’sini başarı diye satamaz.

*

-Efendim Kemal Kılıçdaroğlu seçim öncesi çok önemli işler yaptı.  O yüzden kalsın.

Kesinlikle katılıyorum. Kılıçdaroğlu son 1-2 yılda siyasi tarihe geçecek adımlar attı.  Adalet yürüyüşünden başlayarak… İyi Parti, Millet İttifakı, İnce’nin adaylığı…

Ama yetmiyor işte. Ortalama seçmende karşılık bulmuyor. Böylesine önemli işler yapan böylesine değerli, özverili hamleler yapan bir liderin oyunu arttırması gerekmez mi?

Arttı mı? Bırakın orayı burayı… Bizzat aday olduğu İzmir’de arttı mı?

Hani İzmir CHP’dir CHP kalacaktı? Olmuyor, olmuyor, olmuyor.  2010’dan bu yana 8 seçim kaybetmiş! Değişim için daha kaç seçim kaybetmesi bekleniyor?  Açık söyleyeyim. Kemal Bey’in CHP’nin başında kalmasına en çok Tayyip Erdoğan sevinir. Ki pek çok kez bunu söyledi de!
Kılıçdaroğlu’nu bırakıp seçmeni değiştiremeyeceğimize göre Türkiye’deki değişim ateşini CHP kendi ocağında tüttürmek zorundadır. Bundan önceki kurultaylarda “Tamam Kemal Bey’le olmuyor ama kim gelsin” diye bir soru sorulur ve bu soru çoğu zaman cevapsız kalırdı. Şimdi kimin geleceği de belli…

Bana göre Kılıçdaroğlu’nun etrafına çöreklenen yapı şu anda ona zarar veriyor.  Onların Kılıçdaroğlu’nun dostu, yoldaşı olduğunu sanmıyorum. 

-Efendim kurultay zaman kaybıdır. Enerjimizi yerel seçime saklayalım.

Ne yapacaksınız yerel seçimde… Kuş mu konduracaksınız?  Kaldı ki Muharrem İnce’nin ve Aziz Kocaoğlu’nun çağrısında olduğu gibi Genel Başkan eliyle toplanacak bir kurultay düğün-dernek havasında, bırakın enerji kaybını tam tersi enerji depolama fırsatı olur. Parti kendini her bakımdan yeniler… Yerel seçime de yeni bir ruh yeni bir iddia ile çıkar.

Bir önceki yazımda da ifade ettiğim gibi CHP’nin elinde Muharrem İnce gibi topluma heyecan veren, umut veren, 40 yıllık duvarları yıkmış potansiyel bir lider var. Bir de kıymetli bir genel başkan… CHP’nin ikisini de üzmeden, ezmeden, harcamadan doğruyu bulmak gibi bir sorumluluğu hatta zorunluluğu var. İzmir’den Alaattin Yüksel’in dillendirip Muharrem İnce’nin teklifiyle somutlaşan öneri süreci sağlıklı yönetmek için yerinde görünüyor.

Aziz Başkan’ın kısa ama son derece nazikçe kaleme aldığı “Genel Başkan eliyle yaşanacak bir değişim CHP’ye güç katacaktır” ifadesi de aynı kapıya çıkmaktadır.  Değişim meşalesinin fitilini bizzat Kılıçdaroğlu yakmalıdır. Dahası son sürecin Bay Doğru’suna yakışan budur.

Son sözüm Sayın Kılıçdaroğlu’na… Etrafınızdaki ‘kraldan fazla kralcılara’ değil tabanın sesine kulak verin. Güvendiğiniz birkaç araştırma şirketine sordurun.  Yahut tedbil-i kıyafet bizzat siz sorun. Taban/seçmen/üye ne istiyor? CHP 60 yıldır susadığı iktidara kiminle ulaşır? Kendi ellerinizle yazdığınız, varlıklarını/koltuklarını size borçlu olan vekillere, adaylık korkusu/beklentisi taşıyan belediye başkanlarına, bir sonraki seçimde bir koltuk da ben kapar mıyım diye uman il, ilçe başkanlarına değil 16 yıldır ezilen, ötekileştirilen ve yenilgiden başka duygu tatmamasına rağmen CHP’ye omuz veren vefakâr seçmeninize sorun. Ve adalet yürüyüşünden bu yana yaptığınız olumlu adımlara bir yenisini daha ekleyin. Ve tarihe altın harflerle yazılın!