GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Cumhur BULUT
YAZARLAR
7 Ocak 2020 Salı

Başbakanını biz veriyorduk, asker göndermek ne ki?

CHP’li arkadaşlar kızacak ama durum tam da böyle…

Eee büyük ve de devlet kurucu millet olmak kolay değil. Bazen başka mazlum milletler adına yükü omuzlamak gerekiyor.

N’yapalım Görklü Tanrı bize de böyle bir vazife vermiş, gereğini yapacağız elbet…

Bizim bugünün Libya’sıyla, Bingazi, Trablusgarp, Tobruk ve Derne topraklarıyla çok özel, insanın ve o coğrafyanın damarlarına işlemiş çok kuvvetli bağlarımız var bizim…

Bilenler bilir ama CHP’liler bilmez!

En belirgin tarafıyla Endülüs’ün çökmesiyle başlayan bu münasebetlerin can alıcı noktası da taa 1530’lu yıllarda Libya’ya asker göndermemizle başlar.

İspanyolların 1510’da işgalinden sonra 1532'de bir Haçlı örgütü olan Malta Şövalyeleri teslim alır bugünkü Libya topraklarını.

Alır ama vahşetle ve katliamlarla…

Müslüman Libyalılar yapılan zulümlere dayanamaz ve Abdullah Almurabıt'ın başkanlığında bir heyeti İstanbul'a İnsanlığın ve dahi Müslümanların Veli-i Hadim’i Kanuni Sultan Süleyman Han’agöndererek bizden yardım isterler.

Kanuni Sultan Süleyman Han Hazretleri de hemen bir emr-i şahaneyle en güvendiği, şahbaz mı şahbaz, kılıcıyla havada uçan kuşun kanadı kesen, tokadıyla beş düşman askerini birden deviren Murat Ağayı ve beraberinde bir Altı bin hassa askerini gönderir mazlum Libyalılara…

Murat Ağa da Kadırgasına atladığı gibi Bahr-i Sefid’i bir pala gibi yararak Tacura'ya demirler. Allah Allah nidalarıyla karaya çıkan Türk Askeri evvel emirde “gönüllüleri eğitir, savaşçıları donatır”… (CHP’li arkadaşlar bu noktaya dikkatinizi çekmek isterim; “Eğit-Donat” geleneği işte o zamandan bu yana vardır bizde)…

Sonrası bildiğiniz gibi işte Türk Savaş sanatının inceliklerini kavrayan Libyalı Mücahitler gökte kartal, yerde Bozkurt! Düşen küffar kellesini sayabilene aşk olsun! Denizler Fatihi Turgut Reisimiz bir yandan bir yandan Murat Ağa ve milis güçleri ile 1551 yılında fethedilir Libya…

Netice itibariyle Libya kurtulur Haçlı vahşetinden…

Gül gibi yaşamaya başlar Libya halkı ta ki bir daha İtalyanlar tarafından işgal edildiği 1911 yılına kadar…

Bu defa da çağın gördüğü en büyük kumandan Mustafa Kemal ve Enver Paşalar vardır Libya’da ve Libyalıların yanında… Ve tabii ki büyük Mücahit Ömer Muhtar!

Mustafa Kemal ve Enver Paşalarımızın vazifesi ise yine aynı; “Eğit, Donat ve Milis Güçleriyle Vur”!

Fazla ayrıntıya girmeyeceğim, zira CHP’li arkadaşlar Ulu Ceddim Mustafa Kemal Paşa’nın hayatını iyi bilirler… (Bilenler bilmeyenlere anlatsın).

Gelelim şöyle kırk sene sonrasına…

Bir başka Libya hikayemize… Daha doğrusu güçlü Libya bağımıza…

Büyük mücadelelerden sonra bağımsızlığına kavuşan Libyalılar, devletlerini kururlar, kurarlar kurmasına da bir türlü işin içinden çıkmazlar, birilerinin yol göstermesi lazımdır çünkü onlara…

Beş yüz yıl önce olduğu gibi soluğu Türkiye’de alır Libyalılar. Zira devlet kurmada Allah vergisi mahareti vardır Türklerin… Bir de yüzlerce yıllık kader, iman ve gelecek birliği vardır…

Libyalı Aslı Türk, Fikri Türk ve ruhu Türk; “Arap Kaymakam” diye maruf büyük devlet adamımız Sadullah Koloğlu’nun kendi hükümetlerinde bakanlık yapması için isterler bizden…

Türk Devleti tarihi misyonunu unutur mu hiç?

Elbette hayır!

Geçmişte ne yaptıysak yine onu yapıyor Türk Devleti… Bakanlar kurulu kararıyla 1949 yılında Libya’da görevlendirilen Arap Kaymakam lakaplı Sadullah Koloğlu, kısa süreli Sağlık Bakanlığından sonra 3 yıl Libya’da Başbakan olur!

Dile kolay; Başbakan!

***

Bizim kısa kestiğimiz bu hikayeler koca koca kitapları dolduracak mücadelelerle doludur.

Nerdeyse 500 yıllık bu milli dayanışma hikayesini çeşitli kaynaklardan bir daha okumanızı isterim.

Bilhassa çok az bildiğimiz-unuttuğumuz Libya’nın Türk Başbakanı olan Büyük Devlet ve Mücadele Adamı Sadullah Koloğlu’nu…

Gelelim son cümleye; Neylersiniz ki bizim de büyük millet olmak gibi omuzlarımıza yüklenen bir sorumluluğumuz var! Yapılamayacak olanları yapmak gibi bir mecburiyetimiz var!