GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Kemal ARI
YAZARLAR
5 Kasım 2020 Perşembe

Bana ne elin Trump’ından, Biden’inden!

Şu televizyonda yapılan konuşmalara bakar mısınız!

Ülkenin ekrandan hiç düşmeyen en yetkili kadrolu tartışmacıları çıkmışlar şunu tartışıyorlar:

Trump mı seçilse daha iyi olacak, Biden mi?

Depremi, şunu bunu unuttuk bir anda:

Trump mı, Biden mi?

“Trampet mi, bidon mu?” der gibi…

Tövbeler olsun!

Bana ne elin trampetinden, bidonundan?

Bana benden söz edin, bizden; ülkemizden, sorunlarımızdan…

Sanki Trump çok iyiydi de; Bidon, pardon Biden gelirse daha mı kötü olacak?

Biz sömürge ülkesi miyiz; elin bilmem kaç bin kilometre uzağındaki Sam Amca’nın ülkesinde kimin seçilip seçilmediğinden bu kadar çok etkileneceğiz!

***

Öyle bir psikolojiyle söyleniyor ki; yok geçmişte Biden’in Türkiye’de siyasal düzeni hedef alan sözleri varmış, biz de kızmış, esmiş gürlemişiz; şimdi başkan olmak üzereymiş; bundan sonra ne olacakmış!

Sanki adam başkan seçilirse hemen gazaba gelecek; vay bu Türkler ne menem bir millet diyerekten ve bizi hizaya geçirip dipçikten geçirecek…

İnanın kimilerinin konuşmalarında, gözlerindeki ışıklarda, ses tonlarında bu ezikliği hissediyorum…

Bu hayra alamet bir görüntü değildir…

Biz ne Amerika’ya bakmalıyız, ne Rusya’ya…

Önce kendimize bakacağız…

Biz neredeyiz, ne haldeyiz; bugün düne göre ne aşamadayız, daha iyi işliyor mu ekonomimiz, sağlık politikamız çökmeden yürüyor mu?

Eğitimde çağ atlıyor muyuz?

Uzay araştırmalarında neredeyiz? Korona aşısını ilk bulacak ülkelerden biri olabilecek miyiz?

Bunlara bakmalıyız…

Örneğin çocuklarımız umutlarından söz etmeliyiz ya da bataklıklar üzerine büyük apartmanlar dikme hastalığından nasıl kurtulacağız, bunlara odaklanmamız gerekiyor…

Yok Georgia daki oylar sonuçlara tam yansımamış; Michigan’daki oylar sayılıp bitmiş… Trump iktidarı bırakmam demiş; Biden şunu demiş, bunu demiş…

***

Tamam bunları konuşalım, konuşmaya elbette karşı değilim.

Ancak neden konuyu ulusal güvenlik haline getiriyoruz neredeyse?

Kendimize güveniyor muyuz güvenmiyor muyuz, buna baksak ya biz?

Çok şeyde gördüğümüz kamuoyunu biçimlendirme, yönlendirme; PR oluşturma çabaları mı?

***

Velhasılı kelam, bu bir hastalıktır ve ta Osmanlı Devleti’nde Tanzimat döneminde hortlayan güçlü olan dünyanın karşısındaki bir eziklik psikolojisidir…

Bunu ulusal bağımsızlık savaşımızı verirken büyük ölçüde aşmıştık.

Ama Amerika rüyası görmeye başlamamızla birlikte bu hastalığımız yeniden hortladı…

Ve içimizde uyumuşken, yeniden hortlayan bu hortlak, şimdi yeniden psikolojimizle oynuyor. Bizi vehimler tuzağının içine itiyor…

Daha güçlü bir ordu istiyoruz biz…

Daha güçlü bir ekonomi…

Daha sağlam dış politika ve daha sağlam bir siyaset…

Bunları yapabiliyor muyuz?

Yapabildiğimize inandığımız an boşverin gerisini…

Ha Trump gelmiş ha Biden…

Bize ne elin Trump’ından, Biden’inden…

Bu zamana dek hangi ABD başkanı başkan seçildi de ABD’nin politikalarında kişiye göre bir değişim gözlemlenebildi…

Kısacası, Türk’ün Türk’ten başka dostu olmayacağını düşünerek, daha güçlü, daha diri, daha akılcı olmaya bakalım…

Kendi gücümüz, kendi içimizde…

İçimizdeki gücü görelim, yeter!