GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Erkan SEVÝNÇ
YAZARLAR
27 Mayıs 2020 Çarşamba

Ayna

“Ayna ayna söyle bana var mı benden daha güzeli bu dünyada?” diye sordu Pamuk Prenses’in bir o kadar güzel ama buz kalpli üvey annesi. “Var” dedi ayna. Senden çok daha güzel biri var.

Bugün aynanın gerçekten daha güzeli var. Bilgisayarlı Tomografi. Covid 19 pandemisinde öyle önem kazandı ki. Testi pozitif çıkanlar soluğu tomografide alıyor. Ayna ile tomografi ne alaka diyeceksiniz. Radyoloji onunla başladı sayılır. Ayna’nın tıbbi karşılığı radyoskopi. Hasta X ışınları ile flörasan ekran arasına yerleştirilir. Hastanın vücudundan geçen X ışınları bu ekran üzerinde bir imaj oluşturur. Radyolog böylece hastalığı görüp teşhisini koyar.

Radyolog dedim de fıkra gibi bir anektod var. Doğu’da bir radyoloji uzmanı muayenehane açmaya karar vermiş. Aletlerini almış ve kapıya Dr. Falan / Radyoloji Uzmanı yazmış. Ne olmuş ? Herkes radyosunu tamire getirmiş. O nedenle düne kadar muayenehane kapılarında özellikle Beyler Sokağı’nda dikkat etmişsinizdir hep “Röntgen Mütehassısı” yazardı. Şimdi artık o da kalmadı.tanı merkezleri var. Ultrasonundan MR ına kadar her türlü tanı aracının olduğu.

1895 yılında Wilhelm Conrad Röntgen; rastlantıyla bulduğu ışınların tıpta etkin bir tanı yöntemi olarak kullanılabileceğini acaba aklına getirmiş miydi? Belki ilk deneylerini yaparken, eşinin o meşhur yüzüklü el filminde kemiklerini görüntülemeyi başardığında ilk aklına gelen bu bilinmeyen ışınların ki bu nedenle onlara X-ışınları adını vermişti sadece sağlıkta değil içini göremediğimiz pek çok objenin incelenmesinde yararlı olabileceğiydi. Artık tıbbi görüntüleme tekniklerinde sadece X ışını da kullanılmıyor. Ses ve radyo dalgaları da işin içinde.

Tekrar aynaya dönersek . Eskiden doktor tabelalarında yazardı. Ayna bulunur!..

80 li yıllar. Germencik, Köprülü Mehmet Paşa Sokağı.İzmir –Aydın karayolundan sağa dönüşte ilçenin en önemli sokağı. Sokağın başında şöyle bi kafanızı kaldırdığınızda 200 m ileride sokağa taşmış dikey kocaman bir tabela göze çarpar. Ayna!...

Önce buna bir anlam veremezsiniz. Bir camcı da olabilir diye içinizden geçirebilirsiniz.

Biraz yaklaşınca bu tabelanın doktor muayenehanesine ait olduğu anlaşılır.Dr. Hüseyin Conduroğlu…Röntgen Mütehassısı da değil pratisyen hekim. Zaten ilçenin de tek serbest hekimi. Köylü çok hastası var ve içerisi oldukça kalabalıktır.

Ne çok hasta var diyebilirsiniz.Bir hasta çıkınca beraberinde de en az 5-6 kişi de ayrılınca durum anlaşılır.Burada adettir, hastayı doktora topyekün yakınları getirir. Bekleme salonunda hekimle hastası arasında şöyle bir konuşma geçer.

“Dohtur bey benim içime bagıvecen mi gari…”

“Bakıvecem, bakıvecem…hele sen bi argaya gecive bakalım…”.

Doktor kurşun yeleğini giyerek hastasını aynaya sokar ve ..

“Anacım, içine bagıvedim, için tertemiz, pırıl pırıl…”

“Allah razı ossun dohtur bey….”

“Anacım şimdin ben sana bi ilaç yazıvecem, dipcih gibi oluvecen…”

Konuşmalar böyle seyreder. Doktor reçeteyi yazar, hem muayene hem de ayna parasını alarak hastasını yolcu eder. Biraz sonra diğer hasta… Sonradan durum anlaşılır ki burada muayeneye gelen hastalar bu aynadan geçmeden kendilerini muayene edilmiş addetmezlermiş.

Üniversitede çalıştığım yıllarda benim de böyle çok öyküm var. Birisini hiç unutmuyorum. Taktım kurşun geçirmez önlüğümü ve gözlüğümü… Girdim odaya. Teknisyen hastayı hazırlamış ve hasta ekranın arkasında ayakta yerini almış. Çeşitli pozisyonlarda filmleri çekiyorum. Nefesini tut,sağına dön, soluna dön falan. Bir süre sonra hastadan hiç cevap yok. Hemen ışığı açtım. Hasta nefesini tutmuş, surat kıpkırmızı. “Bırak nefesini ne yapıyorsun?” deyince ne dedi bilir misiniz “Doktor bey soluna” dediniz. “Soluna, soluna” Ben soluna dedikçe soluma anlamış garibim.

Aynadan nerelere geldik. Bir espri ile bitirelim. “Röntgen mütehassısı ha. İyi misinizdir meslekte?” diyenlere yapıştırıyorum cevabı.

“Çok iyiyim. Ne ağaçtan düştüm dürbünle dikizlerken ne de gözüme anahtar girdi delikten bakarken”