GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Metin ÖNEY
YAZARLAR
28 Şubat 2020 Cuma

Avukatlar yollarda

Bütün rejimlerde “iddia ve muhakeme” vardır.

Sağda solda, bütün rejimlerde…

Ancak:

“Savunma” sadece ve sadece “Hukuk Devleti”nde ve “Demokratik Rejimler”de söz konusudur.

Yargı üç ayaklıdır:

İddia, muhakeme ve savunma.

Bunlardan birinin olmaması halinde orada “mahkeme” yok demektir.

Hele “savunma” yoksa mahkemeden ve dolayısıyla “muhakeme”den asla söz edilemez.

“Savunma” tıpkı “muhakeme” gibi kimseden emir, talimat almaz. Sadece “müvekkilinin hukuki hakları”nı savunur.

***

Hukuk bilgisi çok güçlü bir avukat maddi zorluklar içinde hayatını sürdürmüş. Ve son günlerini yaşarken bazı kişiler onun ziyaretine gelmişler ve demişler ki; “Ayaklarına altınlar serpilirdi sen isteseydin”...

Cevap muhteşem:

“Doğrudur. Ancak o altınları almak için eğilmem gerekirdi”

Bu sebepledir ki:

Cübbelerin düğmesi yoktur. Kimsenin karşısında iliklenmesin diye…

***

2 Mart Pazartesi Ankara’da avukatlar yürüyecekler.

Kızılay’dan, Yargıtay’a kadar…

Cübbeleri ile ve ellerinde fenerle…

Niçin?

Başlıklar şöyle:

Yargı bağımsızlığı…

Hukuk Devleti…

Adil yargılamayı aramak…

Yürütmenin yargıya müdahalesini kınamak…

***

En dikkat çekici husus, bu yürüyüşte “Türkiye Barolar Birliği”nin olmaması.

Aslında benim için sürpriz değil.

Söz konusu karar İzmir’de alındı.

Ve ortak bir bildiri yayınlandı.

Bildirinin satır başları özeti şöyle:

Yürütmenin yargıya müdahalesi, HSK’nın politize olması, Yargıçlar üzerindeki siyasal baskılar…

Mahkeme kararları sonrası hakimlere karşı uygulanan adli idari soruşturmalar…

Barolar’ın insanların hak ve hukuk arayışlarında öncü kurum olarak görev alması ve bu görevini hukuk çerçevesinde sürdürmesi…

Avukatların girdikleri davalar sebebi ile yargılanmaları...

Stajyer avukatların sosyal ve ekonomik durumları…

Avukatların mahkeme, cezaevi gibi kurumlarda karışlaştıkları hukuk dışı ve farklı muameleler…

***

Geçmişte Üniversite Senatolarının toplanması ve toplumsal sorunlarla ilgili karar alması “Bakanlar Kurulu Toplantısı” kadar toplumda önem ve merak arz ederdi.

Sendikalar ve kitle örgütleri seslerini duyurmak için tepkilerini gösterirlerdi.

Şüphesiz bütün bunları Anayasa ve yasalar çerçevesinde yaparlardı.

Uzun zamandır partiler bile ancak “Grup Toplantıları”nda görüşlerini ifade edebiliyorlar.

Tüm bunlar bir arada düşünüldüğünde “Avukatların pazartesi yapacakları yürüyüşü” önemsemek gerekir.