Parayla saadet olmaz, derler.
Parayla kupa da olmazmış meğer!
Ama parayla her şeyi alabilirsiniz.
Dünyanın en büyük futbolcuları Ronaldo'yu, Neymar'ı alabilirsiniz.
Parayı bastırıp Barcelona'yı, Manchester City'yi, Real Madrid'i ayağınıza getirtip maç yaptırabilirsiniz.
Ama bizim yüreğimizdeki Atatürk sevgisini satın alamazsınız o parayla.
Atatürk sevgisi o kadar büyük ki, iki ezeli rakip Galatasaray ve Fenerbahçe...
O büyük aşk uğruna tek yumruk oldu.
Kutsal ittifak kurdu adeta.
Maça çıkmadı.
Eski adı Cumhurbaşkanlığı Kupası olan, bugün Süper Kupa olarak adlandırılan kupanın da önüne geçti Atatürk sevgisi...
Atatürk, vefatından 85 yıl sonra bile gücünü gösterdi.
Suudi'lerin paralarını suratlarına çarptı.
***
Cumhuriyet'in 100. yılında Süper Kupa'yı Arap çöllerinde oynatmak ne demek yahu?
Olacak şey miydi?
Baştan yanlıştı.
Sevgili büyüğüm, Bülent Buda ağabeyimle SONSÖZ TV'de yaptığım programda bu konuyu konuşmuştuk.
Bülent ağabey, "Cumhuriyet'in 100. yılında Süper Kupa finalini Türkiye topraklarında oynatmamak ayıptır, utanç vericidir. Maçın Arabistan'da oynanacağı açıklandığında yer yerinden oynamalıydı. İki takımın taraftarları ayaklanmalıydı" demişti.
Sonra da tavrını açıkça ortaya koymuştu:
"Eğer o maç oynanırsa, o akşam televizyonu açmayacağım, maçı izlemeyeceğim. Türk insanı da maçı izlemeyerek protesto etmeli."
Ben de Bülent ağabey gibi maçı izlemek için televizyonu açmadım.
Ama Türkiye'de başlamasını beklediğimiz ayaklanma, direniş, başkaldırış, ne derseniz deyin...
Arabistan'da maçtan önce başladığını öğrenince heyecanlandım, açtım televizyonu...
Yayıncı kuruluş kıvırmaktan yoruldu.
Kendini kurtarma çabasıyla rezil rüsva oldu.
Ve çocukluğumdan bu yana aşığı olduğum Galatasaray'ım maça çıkmadı.
Fenerbahçe de hiç tereddütsüz aynı yönde kararı verdi.
***
Atatürk düşmanlığını her fırsatta açıkça gösterdiği halde Suudi'lerin böyle bir teklifini neden kabul ettik arkadaş?
Yüreğinizde Atatürk sevgisinden zırnık dahi mi yoktu demek ki...
Siz parayı tercih ettiniz.
Gözünü para bürümüş bir Federasyon, neden itiraz etmez?
Galatasaray ve Fenerbahçeli futbolcuların, sahaya Atatürk resmi bulunan tişörtlerle ısınmaya çıkacak olmalarına bile tahammülleri yoktu.
Atatürk'ün "Yurtta sulh, cihanda sulh" sözünü bile düşmanca buldular!
Bu yazının olduğu pankartı bile istemediler.
"Yurtta savaş, cihanda savaş" düşüncesi mi var beyinlerinde bilemiyorum.
İstiklal Marşımız öyle sıradan bir marş değildir.
Suudi Arabistan topraklarında İstiklal Marşımızı okumamıza izin verilmedi.
Hadi oradan!
***
Galatasaray ve Fenerbahçe, ezeli rakipken tek vücut oldu bu maç öncesi...
Ali Koç ve Dursun Özbek, baskılara boyun eğmedi.
Kararlarını verdiler:
Maça çıkmıyoruz!
Helal olsun size!
Varsın, müzelerinizde bu senenin kupası olmasın!
Diyorlar ki, kupayı ikiye bölsünler, birini Fenerbahçe'ye, diğerini Galatasaray'a versinler.
Ne münasebet!
Eğer bir kupa verilecekse takımlarımıza...
İki kupa yaptırırsın, biri Fenerbahçe'nin müzesinde durur, diğeri Galatasaray'ın müzesinde de...
Çünkü bu kupayı iki takımımız da kazanmıştır.
***
Futbol Federasyonunu sözde yönettiklerini sananlara da bir çift sözüm var.
Galatasaray ve Fenerbahçe, sizin dediklerinizi yapmış olsalardı, bugün dünyaya rezil olacaktır.
En acısı, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'e mahcup olacaktır.
En iyi mi siz, "Hadi bize eyvallah. Biz bu işi beceremedik" deyin, çekip gidin.
***
Bir başka konuşulan konu da maçın Türkiye'de oynanması yönünde...
Gerek var mı?
Bugün Galatasaray'ın ve Fenerbahçe'nin bizlere yaşattığı bu güzellikten daha fazlası mı yaşanacak, herhangi bir ilimizde oynansa?
Elbette olmayacak.
Bırakın, dünya Suudi Arabistan'da yaşanan büyük zaferle ansın bu kupayı ve takımlarımızı...
Bırakın, dünya bu güzel vatanda hala Atatürk sevgisinin, paradan puldan çok daha kıymetli nasıl olabildiğini konuşsun.
***
Teşekkürler Galatasaray...
Teşekkürler Fenerbahçe...