GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Kemal ARI
YAZARLAR
10 Kasım 2020 Salı

Atatürk öldü mü?

Bugün, Atatürk’ün ölümünün 82’nci yıldönümü…

Büyük Gazi’nın aramızdan ayrılışı tam 82yıl olmuş…

Biyolojik varlık, elbette doğacak, yaşayacak ve ölecektir...

Her canlı ölümü tadacaktır, buna kuşku yok…

Ama öyle tarihsel kişilikler vardır ki, isteseniz de onları yok kabul edemezsiniz...

Tarih de yok edemez öyle kişileri…

Örneğin Sokrates öldü, diyebilir misiniz?

Düşünceleriyle hala insanlığın ortak vicdanında yaşamıyor mu?

O kadar çok ki böyle örnekler:

Atatürk de ölmez…

O düşünceleriyle, yaptıklarıyla Türk Ulusu’nun ortak vicdanında yerini almıştır ve ortaya koyduğu büyük zafer, hala ezilenlerin, sömürülenlerin, umutsuz kitlelerin umududur…

***

Zaten kendisi söylüyor:

İki Mustafa Kemal var, birisi etten, kemikten yaratılmış Mustafa Kemal; onu geçiniz. İkinci bir Mustafa Kemal var; düşünceleriyle ve yaptıklarıyla Mustafa Kemal… O ben, biz, hepimiziz diyor…

Yani kendisini Türk Ulusu’nun yüce varlığıyla özdeşleştirerek; varlığının o büyük, kutsal varlığın kendi vicdanında devam edeceğini vurguluyor.

O nedenle şunu görmeliyiz:

Biz Atatürkçüler, onu bedensel varlığıyla yüceltmiyor:

Tamam çok yakışıklı, çok güzel, olağanüstü estetik yönleri olan bir insan, yadsınamaz. Ancak var sayalım ki öyle olmasaydı da dünyanın en çirkin insanı olsaydı, ne değişirdi?

Önemi mi azalırdı?

O da zaten; “Beni görmek demek, yüzümü görmek demek değildir. Benim duygularımı ve düşüncelerimi anlıyor ve hissediyorsanız, bu kafidir!” diyor.

Yani büyük Ata, kendisinin şekliyle, şemaliyle ilgilenmenin anlamsızlığını vurgularak duşgü ve düşüncelerinin anlaşılmasını ve hissedilmesini istiyor…

Onu tanımak yetmez; anlamak ve hatta hissetmek şart…

Ki ancak bu yapıldığında, yapılabildiğinde bu ulusun çocuklarının her biri bir Mustafa Kemal Atatürk olur, bundan emin olun…

O nedenle onu daha iyi araştırmalı ve incelemeli, daha iyi anlamaya çalışmalıyız…

***

Boşuna demedi: “Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça, kendisinde daha iyi işler yapabilmek için güç bulacaktır” diye…

Bizim de çocuklarımız onu daha iyi tanımalı, anlamalı ve hissetmeli.

Her Türk çocuğu, bir Atatürk olmaya aday; bu bilinci onlara verdiğimiz zaman, Türkiye’nin geleceği nasıl güvenli ellerde olur ve ulusumuzun başı nasıl göklere çıkar düşünebiliyor musunuz!

***

Bugün ölümünün 82’nci yılı dedik.

O her zamankinden daha çok yanımızda, daha çok kalbimizde ve vicdanlarımızda...

Orada duruyor, yaşıyor ve nefes alıyor.

O akıldır, bilimdir.

Yurtseverlik ve özgürlüktür.

Bunları yok edemeyiz içimizden.

Bunlar yok olursa işte o zaman Atatürk ölür.

Ama Türk Ulusu da ölür.

Ulus ölmeyecek, yükselecek ve yücelecektir.

Bu nedenle o bizim Bozkurtumuz’dur.

En zor günlerimizde bize aydınlığı ve ışığı gösteriyor.

Elinde akıl ve bilim meşalesini taşıyor.

O aydınlık bizi her geçen gün daha çok kavramalı, kucaklamalıdır.

Bu bizim için gerçek kurtuluşun anahtarıdır. O nedenle hep birlikte şunu söylüyoruz:

Atatürk yaşıyor ve hep yaşayacak.

Yaşamalıdır ve biz de yaşatmak zorundayız.

Nasıl ulus yurdundan vaz geçemezse, Atatürk’den de vaz geçemez.

Atatürk’ten uzak düşmek demek, koyu bir karanlığa saplanmak, karanlığın elinde kivranıp durmak demektir…

Yaşasın Atatürk, Yaşasın Cumhuriyet, yaşasın soylu Türk Ulusu…