GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
3 Şubat 2019 Pazar

Atatürk ilk Türk filmini nasıl izledi?

Bugün Pazar…

Hiç bitmeyen sevgi ve saygıyla…

Atatürk’ü bu köşede anma ve hatırlama günü…

Bir kez daha…

Az bilinen yaşanmış bir öyküyü paylaşalım…

Bunu yaparken de…

Bu anıyı bugünlere taşıyan ve…

Atatürk’e yıllarca hizmet eden Çemal Granda’yı…

Saygıyla analım…

***

1931’in Aralık ayı…

O zamanlar şimdiki gibi yüzlerce değil…

Yılda ancak birkaç tane Türk filmi çevrilir ve…

Bunlar haftalarca sinemaların afişlerinde kalırdı…

İzinli bir günümde sinemaya gitmiştim…

Türk filmciliğinin yeni yeni gelişmeye başladığı günlerdi…

Muhsin Ertuğrul’un “İstanbul Sokaklarında” filmi oynuyordu…

Akşam dönüşte merdivenlerde Atatürk’le karşılaştım…

“Nereye gittin?” diye sordu…

Sinemaya gittiğimi söyledi…

“Güzel miydi?” dedi…

“Fevkalade…” diye karşılık verdim…

Atatürk emir verdi... Hazırlık yapıldı ve o gece…

“İstanbul Sokakları” filmine gitti…

Saat yirmi üç sıralarında döndüğü zaman: 

“Çelebi Efendi, iyi vakit geçirdik” dedi…

***

Atatürk, Lâtife Hanım’la evli olduğu yıllarda…

İzmir’de “Ateşten Gömlek” filmini görmüş ve…

Başrolünde oynayan Bedia Muvahhit’i çok beğenerek…

Sahneye çıkması için öğütte bulunmuştu…

Fakat ondan sonra sadece askerî filmler…

Ve manevra filmlerinin dışında film izlememişti…

Cumhurbaşkanı olduktan sonra…

Ankara’da ilk gördüğü film “İstanbul Sokakları” oluyordu…

Üstelik bu filmi benim tavsiyemle görmüş ve çok hoşuna gitmişti…

İsteseydi o filmi Köşk’e getirtir, oturduğu yerden seyredebilirdi…

Ama Atatürk, bir halk çocuğuydu…

Halkın içinde yaşamaktan hoşlanıyor…

Halkın gittiği yerlere gitmek için vesileler arıyordu…

Sinemaya gidişi de sadece bir vesileden başka bir şey değildi…

Sinemada halkla beraber film izlemek…

Halkın beğenisini ölçmek O’nun daha çok hoşuna gitmişti…

***

Atatürk, kendi hayatını bir film halinde tespit etmek için…

Münir Hayri Egeli’ye bir senaryo imzalamıştı…

“Ben Bir İnkılap Çocuğuyum…”  adını verdiği bu senaryonun…

Büyük bölümünü kendisi yazmış…

İki kez de kendi el yazısıyla üzerinde düzeltmeler yapmıştı…

Bu iş bittiği zaman şöyle demişti: 

“Sinema, gelecekteki dünyanın bir dönüm noktasıdır… Şimdi bize basit bir eğlence gibi gelen radyo ve sinema, bir çeyrek yüzyıla kalmadan yeryüzünün çehresini değiştirecektir... Japonya’daki kadın, Amerika’nın göbeğindeki siyah adam, Eskimo’nun dediğini anlayacaktır… Tek ve birleşmiş bir dünyayı hazırlamak bakımından sinema ve radyonun keşfi yanında tarihte devirler açan matbaa, barut ve Amerika’nın keşfi gibi olaylar birer oyuncak yerinde kalacaktır…”

***

“Ben Bir İnkılap Çocuğuyum…” filmi çekilemedi…

Ne Atatürk’ün sağlığında, ne de ölümünden sonra…

1947 yılında Cemal Kutay’ın yayınladığı…

“Millet Dergisi”nin öncülük ettiği “Atatürk Sevgisi” filminin çekimi için…

Yüzlerce üniversiteli genç, rol almak üzere başvurduğu halde…

O zamanki CHP iktidarı…

“Atatürk’ü küçük düşürebiliriz…” gerekçesiyle…

Filmin çekimine izin vermemişti…

“Atatürk Kanunu” çıktıktan sonra…

Atatürk’le ilgili film çekimi işlemi de durdu…

Sadece Kurtuluş Savaşı’yla ilgili film çeviren yönetmenler…

Bazı bölümlerde Atatürk’ü “sembol” olarak gösterdiler…

Yabancı film yapımcılarının…

Atatürk’ün yaşamına ilişkin film çevirme konusundaki girişmeleri ise…

Devrin hükümetleri tarafından önlendiği için…

Sadece Atatürk’le ilgili film çevrilmesi…

Yillarca gerçekleşemedi. 

Kaynak:Atatürk’ün Uşağı İdim, Cemal Granda, Hürriyet Yayınlar, 1973, sf:140,141,143

Not: “İstanbul Sokaklarında” filmi, 1931 yılında çekildi… Türk Sineması’nınMısırTürkiye ve Yunanistan ilk ortak yapımı ve sesli filmiydi... Muhsin Ertuğrul’un senaryosunu yazıp, yönettiği İpek Film yapımı kurdela, dönemin yüksek maliyetli filmleri arasında yer aldı... Dram – Müzikal türündeki yapımda, Semiha Berksoy, Hazım Körmükçü, Talat Artemel, Behzat Butak ve İsmail Galip Arcan başlıca rolleri paylaşmıştı… Film, aynı kadına aşık olan iki kardeşin yaşamlarında meydana gelen sıradışı olayları anlatıyor…

Sonsöz: “Sanatsız kalan bir milletin, hayat damarlarından biri kopmuş demektir…” / Gazi Mustafa Kemal Atatürk…