GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Kemal ARI
YAZARLAR
27 Şubat 2020 Perşembe

Atatürk Büyük Nutku niçin söyledi?

“Atatürk’ün Büyük Nutku”, bizler için çok önemi bir kitaptır.

Ondan hala alınacak önemli derslerimiz vardır.

Bilmeyenler için söyleyelim:

“Nutuk”

“Söylev” demektir…

Kavram olarak baktığımız zaman da bir grubun önünde konuşmak anlamına geliyor…

***

Pekâlâ; bizler “Atatürk’ün Büyük Nutku” derken, neyi kast ediyoruz?

15-20 Ekim 1927 tarihleri arasında yaptığı uzun konuşmayı.

Atatürk bu konuşmayı, Halk Fırkası’nın İkinci Olağanüstü Kurultayı’nda yapmıştır.

Konuşmanın yapıldığı yer, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul Salonu’dur.

O zamanlar Halk Fırkası bir devlet partisi olarak algılanıyordu ve ülkede ikinci bir siyasal parti daha yoktu…

***

Atatürk, Kurultay’da altı gün boyunca konuşmuştur…

Atatürk ve bu altı günün beş gününde altı, sonuncu gün ise altı buçuk saat konuşmuştur.

Toplam konuşma süresi, 36,5 saattir…

Ha, şunu da belirtelim:

Atatürk’ün toplam 14 kitabı vardır ve Nutuk da bu kitaplarından birisi ve belki de en önemlisidir.

Bir saptama yapalım:

Dünya Tarihi’nde, Atatürk’ün bu uzun konuşması gibi, ulus ve tarih önüne çıkılarak yapılmış ikinci uzun konuşma daha yoktur...

Yani bir devlet adamı çıksın da kendi isteğiyle, bu kadar uzun bir konuşma yapsın halk ve ulus karşısında; böyle bir örnek daha bulamazsınız…

***

Atatürk bu konuşmayı niçin yapmıştır?

O’nu böyle bir konuşma yapmaya zorlayan her hangi bir yasal zorunluluk mu vardır? Bir yasa, yönetmelik ya da tüzük, devlet başkanı olarak onun, böyle bir konuşma yapmasını mı istemiştir?

Hayır!

Hiçbir zorlama yoktur.

O, daha Büyük Nutku okumadan önce, çıkmış, basın yoluyla “Ben milletime hesap vermek istiyorum!” demiştir.

Evet, yineleyelim:

“Ben milletime hesap vermek istiyorum!” demiştir, Atatürk…

Ve deminki genellemeyi yineleyelim:

Atatürk Büyük Nutku söylediğinde, o zamana dek, tarihin hiçbir döneminde her hangi bir devlet adamı ortaya çıkıp, milletine, halkına ya da tebaasına hesap vermek gibi bir davranış içine girmemiştir.

Böyle bir şey yoktur tarihte…

***

İşte Atatürk’ün tarih önünde millete hesap vermek istemesi ve bunun için aylarca hazırlık yapması ve sonra da çıkıp, günde altı saat boyunca, 36,5 saat “Efendiler ve Ey Millet!” diye seslenerek, o zamana değin yaptığı işlerin hesabını vermesi son derece özgün, o zamana kadar görülmemiş; ulusu ve ulus bireylerini önemseyen bir davranıştır…

Hatta şöyle düşünebiliriz:

Var sayalım ki Atatürk, Atatürk olmasa ve onca büyük işleri ve devrimleri yaparak, bağımsızlık ve özgürlük savaşı vermemiş olsa ve sırf ulusunun önüne çıkıp, ulusuna hesap veren bir devlet adamı olarak bilinseydi, emin olunuz; dünya tarihi onu sırf bu davranışından dolayı ayakta alkışlayacaktı…

Ve bunu yapan adamla ilgili tarih kitapları şunu söyleyecekti:

“Çok büyük bir adam, çok büyük bir demokrattı! Dünyanın ileri memleketlerinde Hitler, Mussolini, Stalin, Franko ve Salazar gibi diktatörlerin çıkmaya başladığı bir dönemde, geri kalmış bir memlekette Atatürk çıktı, ulusuna hesap vermek istedi. Uzun bir konuşma yaparak, o zamana değin yaptığı işlerin hesabını tarihin ve ulusun önünde verdi…”

***

Evet, böyle bir hesap verdi Atatürk…

Hem de insan haklarının hiçe alındığı, diktatörlük yönetimlerinin kurulmaya başlandığı dönemde yaptı bunu.

Atatürk neden buna gerek duydu?

Bu sırf milletine olan bağlılık duygusuyla demokratik bir davranış mıydı?

Yoksa başka hesapları mı vardı?

Atatürk kendisini hangi konuların hesabını vermek zorunda hissetmiştir?

Bu hesabı verirken, nasıl bir yöntem izlemiştir?

Daha da ötesi, Nutuk’un okunduğu zaman diliminde, ne gibi koşullar vardı?

Yani Atatürk nasıl bir Türkiye’ye ve dünyaya sesleniyordu?

Bunlar ayrıntılı biçimde üzerinde durulması gereken konulardır.

Biz de duracağız.

Hadi bakalım!