GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ayda ÖZEREN
YAZARLAR
17 Nisan 2021 Cumartesi

Anılarda mülteciyim

Gençler gelecek planlarıyla, yaş alanlar anılarla çocuklar ise a’nı yaşar…

Dünyanın son bir senedir verdiği sınav yüzünden ne gelecek ne de plan kaldı. Gençlerin eser miktarda, yaş alanların sonsuz miktardaki anılarında boğuluyoruz hepimiz.

Anları çocuklara bıraktık.

Hepimiz anılarımıza iltica ettik, orada yaşıyoruz.

Çok değil birkaç sene evvel çekilen fotoğraflarda sarmaş dolaş birilerini görünce ürküyorum. Hâlbuki mahrem alanlarımızın tecavüze uğradığı anlar onlar, her birimiz birbirimizin dibinde, yanağında, kolunda, kucağında, güvende hissettiğimiz sevdiğimizi sevildiğimizi yaşadığımızı hissettiğimiz anlar…

İş toplantılarımız ufacık salonlarda vukuu bulurken ne sosyal mesafe ne de havalandırma umurumuzdaydı. Saatler süren, sonlarına doğru işi hafife alıp kendi aramızda eğlendiğimiz çıkışta da köşedeki mekanda bir şeyler atıştırıp eve döndüğümüz zamanlar…İş var, sosyallik var, dostuk var, patronaj var, sonuç da var odak da var.

 İnsanlığımızı yaşadığımız anlar onlar.

Omuz omuza zıplayıp, birbirimizin kulak memesine haykırarak söylediğimiz şarkılar ne içindi? Tuttuğumuz takım, tutturduğumuz halay, evlendirdiğimiz birader, kutladığımız yaş mıydı bizi mutluluktan bu kadar sarhoş edip ayaklarımızı yerden kesen?

Acılarımızı paylaştığımız cemaatlerde, yeni bilgileri belleğimize kazıdığımız sınıflarda, ezanı beklediğimiz kalabalık iftar sofralarında, ucu bucağı görünmeyen maç kuyruklarında, tıklım tıklım konser salonlarında yaşadığımız “anıların hapsinde” değil miyiz her birimiz?

Yoruldum. Hastalıktan, turkuaz tablodan, bir açılıp bir kapanmaktan, haberleri izlemekten, beş haneli vaka sayılarından…

Usandım. Her türlü kurala riayet edip her türlü fedakârlığı gösterip tünelin ucunda ışık görememekten. İş bulma kuyruklarının, umutla aşı ve şifa bekleyenlerin sonu gelmemesinden…

Bezdim. Bu bela virüs yüzünden yitirdiğimiz canlara üzülmekten, doktorların feryatlarına kulak asılmamasından, çekilen onca cefaya rağmen önü alınamayan salgından…

Sıkıldım. Evimin duvarlarından, haberlerden, haberlerin tekrarından, kavgalarından, tonlarından, verilen yerine gelmeyen sözlerden, çevrimiçine dönen hayatlardan…

Yıldım. Sevdiklerime sarılamamaktan. Dostlarımı görememekten. Sosyalleşememekten.

Tükendim. Dik durmaktan, olumlu olmaya çalışmaktan, elimi yirmi saniye yıkamaktan, dezenfektan kullanmaktan, eşofmanla yaşamaktan, telefonda- zoomda iş yapmaktan.

Bittim. Baharı kucaklayamamaktan, çiçekleri koklayamamaktan, leyleği havada görememekten, yıldızları sayamamaktan, plansızlıktan, gelecek endişesinden, çocuklar için kaygılanmaktan…

İyimserliğimi, enerjimi, neşemi, umudumu yedikçe bu lanet virüs ben anılara mülteci oldum.

İçine şarkı bulaşan, şiir tüten, ter kokan, leylak kokan, güldüren, ağlatan, duygulandıran, heyecanlandıran, havalara uçuran, delirten, pişman eden tüm anılarıma seslendim bugün…

Toplandılar yanı başıma. Okşadılar başımı…Geçecek dediler.

Anılarımın hepsi geleceğime sahip çıktılar ve ben anıların kapısındaki mülteciye umut verdiler bir kez daha. Mavi kokan umut…