GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Metin ÖNEY
YAZARLAR
16 Ağustos 2018 Perşembe

Aman haaaa

16 yıldır ilginç bir “telkin” uygulanıyor.

Ne zaman “darda ve zorda” kalsalar başlıyorlar aynı nakaratları söylemeye.

Hoş bu zaman dilimi içinde hiç “darda ve zorda” kalmadıkları an yok ya...

Ve,

Arkasından muhalifi de muvafığı da aynı nakaratı tekrarlar dururlar.

“Gün ayrılık günü değildir, gün birlik günüdür, gün arkasında durma günüdür…”

İyi de arkadaş; birileri hep hata yapacak, ülkeyi badireden badireye sürükleyecek, bizim fikirlerimize, görüşlerimize, önerilerimize hiç itibar etmeyecek ve fakat iş “dara ve zora” geldi mi “gün birlik ve beraberlik günü” olacak.

Hiç şüphesiz “birlik ve beraberlik günü” olması gereken zamanlar vardır. Ve hatta her zaman “birlik ve beraberlik” içinde olmalıyız.

Şüphesiz bu doğrudur.

Ancak:

Oy aldıkları kesimin dışında kalanları bir an bile bu “birlik ve beraberlik” içinde düşünmeyenlerin, iş “dara ve zora” gelince bunu düşünüp telkinde bulunmaları dikkat çekici değil midir?

Ve ilaveten şimdilerde olduğu gibi, Baroların, bazı yazar ve çizerlerin ve partilerin dahi “Aman haaa, birlik beraberlik günüdür ve arkasındayız” teranelerini nasıl izah edeceğiz?

Çıkmış kendi kurultayında dahi Genel Başkan, önce tenkit eder gibi görünüyor ama sonra da “bizim oğlanı başkasına dövdürmeyiz” gibi bir vecizeyi(!) de söylemekten geri durmuyor.

Barolar Birliği Başkanı sorması gereken bir sürü soru varken O’da “arkasında durmaktan” söz ediyor.

Önce şu soruyu soralım:

İktidarın arkasında durduk.

Peki biz ne yapacağız? Birileri önce bu soruya cevap versin.

Sonra “biz arkasında durunca” yanlış yapmayacak ve yaptığı yanlışlardan geri mi dönecek?

Şu Rahip işini biraz sorgulayalım:

İzmir’deki mahkeme duruşmada Rahibin tahliye talebini ret ediyor.

Niçin?

Çünkü suçun vasfına, tutuklu kaldığı müddete ve sair sebeplere dayanarak ret ediyor.

Ancak:

10 gün sonra ani bir duruşma ile “ev hapsine” çeviriyor.

Şimdi ne oldu ve neler oldu diye sorulması gerekmez mi? Krizin kaynağı bu değil mi?

Soran yok.

Bir başka konu:

Yandaş medya koro halinde yazıyor:

“Batı bize destek veriyor…”

Nasıl?

Mesela düne kadar kavgalı olduğumuz Almanya alacaklarını bir yıl erteliyor mu?

Aynı şeyi Fransa ve İngiltere de yapıyor mu?

Yok…

Palavradan destekliyoruz lafları.

Sonuç:

Birlik ve beraberliğe elbette evet…

Ancak:

İktidarın her yanlışı sonucu söylenen bu “birlik ve beraberlik” lafları inandırıcı olmuyor...

Hele muhalefetin “iyi muhalefet” gözükmek uğruna “başkasına dövdürmeyiz” lafları sadece kendi güvenirliğini ortadan kaldırıyor.

İktidar göstersin, Nato ile, ikili anlaşmalar ile, üsler ile, Suriye ile, İsrail ile… Hasılı haklarımızı savunan ve misilleme yapılabilen konularda dik duruşunu…

İşte o zaman hep beraber gösterelim, “birlik ve beraberliğimizi”