GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Harun ÖZDEMİR
YAZARLAR
29 Ağustos 2020 Cumartesi

Adil yargılanma talebi öldürür mü?

İnsanlık tarihinin en büyük buluşu “hukuk”tur. Taraflar kural koyabiliyor ve kural, krala ve sıradan insana kadın-erkek, zengin-yoksul ayrımı yapılmadan uygulanabiliyorsa bundan daha büyük buluş olamaz.

Musa’dan önce de kurallarla yönetilen topluluklar vardı. Ama halka uygulanan kurallar; kral ve hanedana uygulanmazdı. Tarihte kural koyan ve halka ve kendisine eşit uygulayan ilk kişi, Yahudilerin ve Hıristiyanların peygamberi Musa’dır.

Tevrat’ın Tesniye bölümünde Musa, kuralları İsrailoğulları’na tebliğ ederken örneğin,

Vuran vurulacak!” dediğinde, halk sorar

Sen de mi?” Musa yanıt verir

Ben yaparsam ben de!” Musa

Zina yapan taşlanacak!” der. Halk sorar

Sen de mi?”

Musa her kuralı halka tebliğ ettiğinde halk tekrar sorar, o da halkın aklında yanlış kalmasın diye aynı yanıtı tekrar eder,

Ben yaparsam ben de!”

***

Musa, insanlık tarihinin en büyük hukukçusu ve adil yöneticisidir. Bundan emin olabiliriz.

O; üç kıtayı fetheden bir devletin başkanı değildi. Sadece sürgünde olan 12 konar-göçer kabilenin başkanıydı. O, konar-göçer toplulukta koyduğu kurallar ve yaptığı uygulamalar ile insanlığa “hukukun üstünlüğü”nün ne demek olduğunu gösterdi.

Musa; kralların ve hanedanların yargılanmadığı bir çağda, Firavunlar çağında, kuralları ve kendisinin de herhangi bir kişi gibi yargılanabileceğini topluma defalarca anlattı. Bundan dolayı Musa, hukuktan ve hukukun üstünlüğünden nasiplenmek isteyen insanlığa parlak örnekler sundu.

Böylece Musa, önce Yahudi, sonra da Hıristiyan şeriatının örnek peygamberi oldu.

***

Musa; Müminlerin de peygamberi olsaydı, onun şeriatından azıcık nasiplenirlerdi. 57 Müslüman devlette kralı ve dilenciyi ayrım yapmaksızın adil yargılayan bir hukuk düzeni ne yazık ki yok. Durum böyle olunca, Musa’nın Müminlerin peygamberi olduğunu söylemek de zordur!

Bilindiği gibi bir peygambere inanmak, takım tutmaya benzemez. Ona inanmanın gereğini yapmak gerekir.

Örneğin İsrail Devleti’nde hukuk herkese ayrım yapmaksızın uygulanır. Birileri gücünü kullanarak yargıçları etkilemişse, çok geçmeden gerçekler ortaya bir şekilde çıkar ve yargılanır. Haksız olduğu kanıtlandığında da cezaya çarptırılır.

İsrail’de Yahudi şeriatına olan inanç, başbakan ve cumhurbaşkanına duyulan korkudan daha fazla olmalı ki herkes yargılanabiliyor. Yetmiş yıllık İsrail Devleti’nin geçmişinde bunun çok sayıda örneğine rastlanabilir.

Ama herhangi bir Müslüman devlete baktığımızda yönetici darbe ile tutuklanmamışsa onu yargılamak imkânsız gibidir. Onun için

Kahrolsun İsral!” diyorum.

***

Av. Ebru Timtik, mahkum olduğu davadan dolayı defalarca adil yargılanma talebi başvurusunda bulunmuş. İki yüz otuz sekiz gün boyunca birçok kişi devreye girmiş, tekrar yargılanması için veya ölüm orucunu bırakması için. Adalet sistemimiz ipe un sererek adeta Ebru Timtik’in ölmesini beklemiş.

O da öldü.  

Sonunda zavallı Ebru’nun yorgun ve bitkin bedeni, adil yargılanma talebi için başlattığı açlık grevine yenik düştü.

Bu noktada ne söylenebilir derseniz benim tepkim nettir:

Kahrolsun İsrail!