GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
11 Haziran 2019 Salı

AB’nin son Türkiye açıklaması üzerine

Açıklamanın yapıldığı gün okudum ama araya giren uzun tatil nedeniyle değerlendirme bugüne kaldı. Avrupa Birliği (AB) Komisyonu’nun 2019 Genişleme Paketi ile AB Türkiye Raporu, 29 Mayıs’ta AB Komisyonu Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini ile Genişlemeden Sorumlu AB Komiseri Johannes Hahn tarafından Brüksel’de düzenlenen basın toplantısında açıklanmıştı.

AB Komisyonunun raporlarını verilen ödevler açısından değil, getirilen önerilerin önemli bir bölümünü memleket hayrına gördüğüm için önemsiyorum ve dikkatlice okuyorum.

Politik ve ekonomik kriterler bakımından son gelişmelere ilişkin değerlendirmelere yer verilen AB Komisyonu 2019 Türkiye Raporu’nda, Komisyonun Türkiye ile AB arasındaki tam üyelik müzakerelerindeki 33 fasıldan tarım, gıda güvenliği, sağlık ve çevre fasıllarına ilişkin resmi değerlendirmeleri de yer alıyordu. Bugün o değerlendirmeler üzerine değerlendirmeler yapalım.

Ortak Tarım Politikası: Türkiye raporunda bu alanda bazı hazırlıkların bulunduğu belirtiliyor ancak yetersizliklere dikkat çekiliyor. Geçtiğimiz yıl, özellikle tarımsal ürünler kapsamındaki AB-Türkiye ticaret anlaşmasının uygulanmasının iyileştirilmesi alanında bazı ilerlemeler sağlanmıştır ancak, Komisyon’un geçen yılki tavsiyelerinin sadece belirli bir bölümü dikkate alınmıştır. Tarım istatistikleri tutulmasına yönelik strateji çalışması hala yapılmamıştır deniliyor ve öneri getiriliyor.

Verilen ev ödevi…Tarım istatistikleri oluşturulmasına ilişkin bir strateji kabul edilmesi; AB’nin tarım destekleme politikalarına uyum için bir strateji oluşturulması yönünde..

Elbette bu yazıyı okuyanlara önerimiz egedesonsöz’de Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı’nın tarım politikaları üzerine değerlendirmelerini de okumaları…

Gıda Güvenliği, Veterinerlik ve Bitki Sağlığı: Komisyonun 12. Fasıla ilişkin değerlendirmelerinde; gıda üretiminde AB hijyen kurallarının üst düzey gıda güvenliği sağladığı; tohum kalitesi, bitki koruması, zararlı organizmalara karşı koruma, hayvan besi güvenliği ile hayvan sağlığı ve refahı ve hayvan menşeli ürünlerin güvenliğinin korunduğu kaydedildi.

Son Durum: Bu alanda bazı hazırlıklar gerçekleştirilmiştir. Hayvan refahı, gıda, yem, hayvansal yan ürünler ve gıda güvenliği mevzuatının uygulama kapasitesine yönelik geçtiğimiz yıl bazı ilerlemeler kaydedilmiştir. Ancak AB Komisyonu’nun geçen yılki önerileri yalnızca kısmen ele alınmıştır. Türkiye Çiftlik Hayvanlarının Korunması Hakkında Avrupa Sözleşmesi’ni onaylamıştır ancak, gıda tesislerinin AB standartlarını karşılaması için hala iyileştirilmesi gerekmektedir. Bu alanda AB müktesebatının tam olarak uygulanması önemli oranda ek çalışma gerektirmektedir.

Balıkçılık: Bizim gibi Ege Denizi kıyısında yaşayanlar için en önemli maddelerden biri bu. AB’nin Ortak Balıkçılık Politikası kapsamında balıkçılık alanındaki kurallar belirlenerek, denizlerde canlı kaynakların korunması sağlanıyor ve balıkçılığın çevresel etkilerinin sınırlandırılması hedefleniyor. Balık avlama kotalarının belirlenmesi, filo kapasitesi yönetimi, su ürünleri yetiştiriciliğine ve piyasalarına ilişkin kuralların belirlenmesinin yanı sıra balıkçılık ve kıyı bölgelerde yaşayan toplulukların desteklenmesi de bu çerçeveye dâhil.

 

Aslında İzmir Ticaret Odası’nda son yıllarda bu konuda yapılan çalışmaları önemsiyorum. Mesela 4 ışıkla yapılan gece avcılığında bir ışığa dönülmesi, deniz patlıcanı toplanmasında iki yıllık nadas önerisi çok yerinde. Önce Karadeniz’i, sonra da Ege’yi tüketen acımasız ve hunharca avcılık en çok kendi sonunu getirecek gibi görünüyor.

AB Raporunda balıkçılık alanındaki hazırlıkların erken aşamada olduğu kaydediliyor. Ama şu görüşe ben de katılıyorum: Kaynak ve filo yönetimi, denetim ve kontroller ile uluslararası anlaşmalar üzerine bazı ilerlemeler sağlanmıştır. Ancak balıkçılık kanununun kabul edilmesine ilişkin geçen yılın önerisinin ele alınmasına yönelik bir ilerleme sağlanmamıştır.Ülkemizin AB müktesebatı ile uyumlu bir balıkçılık ve su ürünleri yasasına acilen ihtiyacı vardır.

Çevre ve İklim Değişikliği: AB iklim alanında güçlü eylemleri, sürdürülebilir kalkınmayı ve çevre korumasını teşvik ediyor.  AB yasaları iklim değişikliğinin ele alınması, hava ve su kalitesi, atık yönetimi, tabiatın korunması, endüstriyel kirlilik, kimyasal maddeler, gürültü ve sivil koruma üzerine maddeler içermektedir.

Raporda Türkiye’deki son durum şöyle özetlenmiş: Türkiye çevre ve iklim değişikliği alanlarında AB müktesebatına kısmen uyumludur. Atık yönetimi ve atık su arıtma kapasitesinin artırılması ve yasal uyumlaşma başta olmak üzere bazı gelişmeler kaydedilmiştir ancak, yaptırım ve uygulama hala zayıf kalmaktadır. Daha iddialı ve daha eşgüdümlü çevre ve iklim politikalarının oluşturulması ve uygulanması gerekmektedir. Stratejik planlama, büyük ölçüde yatırım ve daha güçlü idari kapasite de gereklidir.

Bu konuda verilen ev ödevi ilginç. Özellikle İzmir ve yakın çevresinde ÇED sıkıntısı yaşayan yerler açısından da çok değerli: “Halk katılımı ve halkın çevresel bilgilere ulaşma hakkına ilişkin AB mevzuatının maddelerine uyum sağlanması” maddesini umarız tüm yerel yöneticiler okumuş ve ciddiye almıştır.

Raporun Tüketicinin Korunması üzerine bildirdiği konular başlı başına bir yazı konusu.

***

Tatil sonrası beklenmedik bir kaza sonrası maalesef hastane koridorlarındayız. Çok hikaye var anlatılacak sağlık üzerine…