GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
17 Nisan 2019 Çarşamba

31 Mart’ın İzmir’i

Pek çok açıdan miladi ve tarihi özellikler atfettiğimiz 31 Mart seçimleri geride kalırken, İzmir sonuçlarına ilişkin bazı veriler üzerinden düşünmeye devam ediyoruz.

1 Nisan itibariyle en çok sorulan soru sandığa gitme oranının düşüklüğüydü. Aslında yüzde 84,2 çok da düşük bir ortalama sayılmasa da daha 9 ay önce yapılan 24 Haziran seçimlerinde yüzde 89’a varan katılımın olduğu düşünüldüğünde ortada ciddi bir sorunun varlığı kabul ediliyordu.

Soru şuydu. 24 Haziran’da İzmirliyi yüzde 90’a varan oranda sandığa çeken neydi?

Ya da tersini sormak gerekiyor. 24 Haziran’da İzmirliyi sandığa çekip,31 Mart’ta uzaklaştıran neydi?

Katılım oranın düşüklüğü sadece İzmir’e has bir durum değil.

Ülke genelinde 84,67 olan oran İzmir’de 84,23… Binde 4’lük bir fark var sadece.

Hatta İstanbul’da 83,8, Ankara’da 85,6..

Doğu-Güneydoğu aksında birçok ilde katılım %80’in altında… Erzurum’da 81,1, Ağrı’da 75,7, Van’da 78,3, Muş’ta 77,4, Diyarbakır 78,6, Gaziantep’te 77,2…

İzmir ülke ortalamasına yakın fakat Ege ortalamasının altında…

Manisa’da katılım oranı 88,5, Muğla’da 86,3, Aydın 86,3, Denizli 88,1, Uşak 86,1, Kütahya 86,6, Afyon 88,1. İzmir’in Ege ortalamasını düşüren şehir olduğu anlaşılıyor.

Peki, İzmir’de sandığa gitmeyen 513 bin kişiye yakından baktığımızda manzara nasıl? Katılım oranını düşüren özel bir neden var mı? Dahası seçmen protestosu söz konusu mu?

İzmir’e merkez ve dış ilçeler perspektifinden baktığımızda fotoğraf biraz daha netleşiyor.

Örneğin, Kınık’ta 93,3, Kiraz’da 93,2, Beydağ’da 93,7, Bayındır’da 90,3… Bu 4 ilçenin 3’ünü AK Parti kazandı. Beydağ’da ise 48,5 ile kaybetti.

Yani yerel rekabet sandığa gitme oranını ciddi şekilde etkiliyor. Aynı şekilde AK Parti’nin kazandığı ya da etkili olduğu bazı ilçelere baktığımızda Bergama’daki katılım oranı 88,3, Kemalpaşa 88,8, Menderes 88,1, Selçuk 88,5, Tire 87,8, Ödemiş 86,8.

Özetle İzmir’in dış ilçeleri seçime katılımda 24 Haziran’a paralel bir oran yakalamış görünüyorlar. Buradaki rekabetin katılımı arttıran bir faktör olduğu ortada…

24 Haziran’daki oranı yükselten de aynıydı. Erdoğan cephesi 15 yıllık iktidarlarını devam ettirmek için karşı cephe de buna son vermek için yüksek bir motivasyona sahipti.

Buna karşın metropol alan diye tanımladığımız 11 ilçeye baktığımızda katılımın ciddi şekilde düştüğü görülüyor. Konak 80,2, Buca 81,2, Karabağlar 82,3, Güzelbahçe 82,7, Balçova 82,9, Bornova 83,8, Karşıyaka 83,6, Çiğli 83,8, Bayraklı 84, Narlıdere 84…

İzmir’in sayfiye ilçelerinde de benzer bir tablo söz konusu…

Çeşme 81,7, Foça 81,9, Dikili 82,7, Urla 83,3…

Bazı ilçelerde seçmenin protestosu açıkça görülse de birçoğunda yerel rekabetin düşük olması ana sebep gibi duruyor. Yani Kınık’ta, Kiraz’da, Beydağ’da seçmeni yüzde 93-94 oranında sandığa çeken rekabet Konak’ta yaşanmadığı için katılım oranı yüzde 80 seviyesinde kalıyor.

Yani seçmen sonucu belli olan bir maça ilgi göstermiyor diyebiliriz. Buca dışında merkezde bariz bir protesto söz konusu değil gibi…

Ancak tek sebep tabi ki bu değildi. Önemli sebeplerden biri bu seçimin iki kutuplu olmasıdır. Yani iki adaylı, iki cepheli… Önceki yerel seçimlerde her parti öyle ya da böyle kendi adayıyla sahaya inerken bu kez ittifaklar söz konusuydu.

İzmir’de de temelde AK Parti-CHP rekabeti vardı.

HDP, İyi Parti hatta MHP seçmeni sandığa müttefikleri için gidecekti.  Yani mührü başka bir partinin amblemine basacaklardı. Bu Türk tipi çekirdek seçmen için çok da kolay değildir.

Öte yandan önceki yerel seçimlerde yarıyarıya CHP’ye oy veren MHP seçmeninin Cumhur ittifakıyla doku sorunu yaşadığını da biliyoruz.

Ancak aynı MHP seçmeni CHP adayları, listeleri konusunda ortaya atılan iddialardan da rahatsız oldular. Bir anlamda yukarı tükürsek bıyık aşağı tükürsen sakal durumunda kaldılar.

Benzer bir durum İYİ Parti seçmeni için de söz konusuydu.

MHP ya da CHP’nin ulusalcı, merkez sağ tabandan devşirdiği seçmenleri bünyesinde toplayan ve 24 Haziran’da %11 oy alan İyi Parti’nin seçmeni İzmir’deki yerel sürece yeterince motive olamadı, edilemedi.

Örneğin İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener 31 Mart sürecinde bir kez bile İzmir’e ayak basmadı. Sadece iki ilçede seçime katıldıkları için ve de İzmir’i ‘sonucu belli bir şehir’ olarak görüp önceliğini aday çıkardıkları kentlerden yana kullanması muhtemel… İyi Parti adına Genel Başkan Yardımcısı Müsavat Dervişoğlu ve Aytun Çıray çalıştı.

Diğer taraftan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da birkaç dış ilçe mitingini saymazsak İzmir’in merkezini motive edecek bir miting ya da etkinlik yapmadı.

24 Haziran’da Gündoğdu’dan Cumhuriyet Meydanı’na uzanan bir kalabalığa seslenen Muharrem İnce ile kıyaslanmak ya da ekonomik krizin etkisiyle savrulan AK Parti seçmeni üzerinde bir ters motivasyon yaratmak istememiş olabilir. Yahut nasılsa İzmir’i kazanıyoruz düşüncesiyle enerjisini İstanbul, Ankara gibi kritik kentlere kaydırmak istemiş de olabilir.

Genel çerçevede CHP genel merkezinin İzmir’e ‘uzak ara kazanılacak şehir’ olarak baktığını biliyoruz. Bunu ilçe adaylarının belirlendiği süreçte zaten görmüştük. Siyasal ve toplumsal kutuplaşmanın yanı sıra İyi Parti ile resmen HDP ile örtülü ittifakın CHP’yi 2017 referandum yahut 24 Haziran oylarına yakın bir noktada tutacağı matematiksel açıdan kabul edilebilir bir tabloydu çünkü.

16 Nisan’daki Hayır cephesinin ya da 24 Haziran’daki anti Erdoğan cephesinin oylarının önemli ölçüde CHP hanesine yazılacağı tezi büyük ölçüde gerçekleşti.

AK Parti/Cumhur ittifakı kazandıkları 5 ilçenin dışında kaybettikleri 12 ilçede yüzde 40-50 arasında oy aldı. Ancak iki kutuplu yarış, kazananı 51’e mahkûm ettiğinden zafere CHP/Millet İttifakı ulaştı.
Yani AK Parti, başkanlık sistemiyle birlikte girilen iki kutuplu, yüksek kutuplaşmalı seçim sürecinin gazabına uğradı da diyebiliriz. Veyahut kendi kazdığı kuyuya düştü…

İstanbul’da, Ankara’da ve daha pek çok kentteki kaybın da sebebi aynıdır. İki cepheli, iki kutuplu yarış…

İzmir’e geri dönersek;  CHP ve Millet İttifakı İzmir’de öyle ya da böyle istediği sonuca ulaşmıştır. Yani başarılıdır. Cumhur ittifakı ise ilçe bazında kaybetmiş olsa da 24 Haziran’da yüzde 34 olan oyunu 38’in üzerine taşımış, kaybettiği 12 ilçede yüzde 40-50 arasında bir tabana ulaşarak umutlarını bir sonraki seçime taşımıştır. Bir anlamda yenilmiş ama ezilmemiştir.

İlk baştaki soruya geri dönersek; sandığa kimler neden gitmedi? 

İntegral Araştırma olarak bunu şu anda sahada araştırıyoruz. İlerleyen günlerde bu konuda veriye dayalı daha somut şeyler söylemek mümkün olacak. Şimdilik bu kadar diyelim…