GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Metin ÖNEY
YAZARLAR
20 Mart 2018 Salı

2019 yılına çok az kala…

İstiklal marşımızın güftesi güzel de bestesi iyi değilmiş(!)…

Andımızı da benzer gerekçelerle kaldırdılar.

Şimdilerde başında “Türk, Türkiye” bulunan kurum ve kuruluşların başlarından bu kelimelerin kaldırılması için hazırlıklar yapıldığına dair duyumlar var.

Alfabe değişince bir gecede cahil kalmışız(!)…

Gibi sayfalar dolusu ya değişiklikler yapıldı veya yapılmak üzere hazırlıklar var.

Bu ve benzeri davranışlara itirazlar yapılıyor ama hiç biri derde deva değil.

Şimdi gelelim esas meseleye.

Yazının başlığını “2019 yılına çok az kala” koydum.

Çünkü :

2019 yılında üç seçim yaşayacağız.

Yerel seçim,

Genel Seçim,

Ve Cumhurbaşkanlığı seçimi…

İlk ikisinin ülke ve rejim açısından fazlaca bir önemi yok… Bunu 16 Nisan’da değiştirilen Anayasa hükümlerine dayanarak söylüyorum.

Şöyle ki:

Farz edelim 81 il’in belediye başkanlıklarını bir parti kazansa “Rejimimiz” açısından ne değişir? Hiçbir şey…

Milletvekili seçimlerinin önemli ekseriyetini bir parti alsa yine “rejimimiz” açısından ne değişir? Yani “kazanan parti” hükümeti kuracak mı? Yok… Gensoru, güvenoyu verecek mi? Yok… Kısaca “hükümet” edecek mi? Yok…

O halde:

Yapılacak üç seçimin en önemlisi “Cumhurbaşkanlığı” seçimidir. Çünkü 16 Nisan değişikliği ile icrai, hatta adli ve hatta yasama ile ilgili yetkilerin büyük bölümü Cumhurbaşkanlığı’nda toplanmaktadır… (Bir anayasa temin edip 16 Nisan değişiklikleri incelendiğinde yazdıklarımın katbekat fazlasına dair yetkilerin yeni sistemde Cumhurbaşkanlığı’nda toplandığı görülecektir.)

Gelelim mevcut duruma:

İttifak Yasası çıktı ve yürürlüğe girdi… İttifaka dahil partilerin Cumhurbaşkanı adayı belli.

Parlamenter sistemden yana olanların adayı belli mi? Yok.

Rivayetler muhtelif ama ortada elle tutulur bir durum yok.

Şimdi ben burada hiç evirip çevirmeden bir yurttaş ve seçmen olarak kendi öngörülerime göre adayımı açıklıyorum:

Sayın İlhan Kesici.

Niçin? Tanımayan var mı? Yok.

Bilgi, birikimi hususunda tereddüt var mı? Yok.

Toplu iğne ucu kadar defosu var mı? Yok.

Yalnız seçimi kazanmak değil kazandıktan sonra iyi bir kadro kurduğu takdirde içinde bulunulan kaostan ülkeyi çıkarabileceği hususunda tereddüt var mı? Yok.

Hemen her kesimden ve her partiden oy alabilir mi? Evet.

Milli ve manevi değerlerle en küçük bir sorunu var mı? Yok.

Ülkemizin kuruluş felsefesi olan “Atatürk, Cumhuriyet, Ulus Devlet, Demokratik Rejim, Üniter Devlet” gibi kurum, kuruluş ve kavramlarla bir sorunu var mı? Yok.

O halde:

Gazeten yok. Televizyonun yok. Bu gün yola çıksan ancak 3 Kasım 2019 da ülkenin tamamını dolaşıp derdini anlatabilirsin.

Beklemek niye?

“Efendim yıpranır…”

Defosu olmayan yıpranmaz. Malından emin olan bağırarak satmaz.

Ve erken kalkan ancak yol alabilir.

Şimdilik benden bu kadar…

Herkes özgür düşünmekte serbesttir. Benim de görüşüm budur.

Gerisi bu konularda kimler karar verecekse onlara aittir.

Tabii sorumluluk da onlara ait olacaktır…