Ekrem Demirtaş, 1992-2018 yılları arasında İzmir Ticaret Odası Başkanlığı yaptı. İzmir tarihinin çeyrek asırlık bir dönemine damgasını vurdu. Seveni var, sevmeyeni de... Başkanlık dönemini noktaladıktan itibaren iki yılı aşkın süredir derin bir sessizliğe gömülmüştü.
Başkanlık döneminde gazete sayfalarında ekranlarında sıkça görülen Ekrem Demirtaş, bu süreçte hiçbir gazeteye demeç vermedi, röportaj da vermedi. Demirtaş, bunca suskunluğun ardından ilk kez Egedesonsöz'e konuştu. Gazeteci Muhittin Akbel'in sorularını yanıtlayan Ekrem Demirtaş, "Yıkılmadım, ayaktayım" mesajı verdi. İzmir'in daha yaşanır bir kent olması, turizmden daha çok pay alması, trafik sorununun en aza indirilmesi gibi pek çok konuda görüşlerini bildirdi Demirtaş...
Sözü daha fazla uzatmadan, sözü Ekrem Demirtaş'a bırakalım:
ODA BAŞKANLIĞI MESLEĞİM DEĞİLDİ
26 yıl boyunca İzmir Ticaret Odası Başkanlığı yaptınız. İki yıldır neler yapıyorsunuz? Yeni hayatınıza alışabildiniz mi?
E.D.: Benim öğrencilik ve askerlik dönemim dışında yüksek tempolu yaşam hep vardı. İnşaat sektörü, 1974'te benim seçtiğim sektör oldu. Bu sektör bana artı şeyler kazandırdı, yükler de getirdi. 1992'de İzmir Ticaret Odası başkanlığına seçildikten sonra da kendi işimi bırakmadım. Çünkü Oda başkanlığı benim mesleğim değildi, geçim kaynağım değildi. Dolayısıyla hayatımın devamı için işime devam etmek zorundaydım. Yeni hayatımda hiç boşluk hissetmedim. Artık kendi işimle ilgili faaliyetlere devam ediyorum. Saat 05.45'te kalkıyorum, 06.45'te ofiste oluyoruz. Tempom hiç düşmedi. Günde 6-7 saat civarı uyuyorum.
HİÇ KİMSEYE KIRGIN DEĞİLİM
Başkanlık döneminde size çok yakın çok insan vardı. Onlarla ilişkileriniz hangi seviyede devam ediyor? Kırgınlığınız, kızgınlığınız, hayal kırıklıklarınız var mı?
E.D.: Tüm oluşturduğum yönetim kurullarında zaman zaman bana karşı çıkanlar, görev süresi bitmeden istifa edenler oldu. En son dönemde de istifa edenler vardı. Şunu açıkça söylemeliyim ki, bana karşı hiç saygısızlık yapmadılar. Daha sonraki dönemde tercihleri benden yana olmadı. Zaten olması mümkün değildi. Ben liste de çıkarmadım çünkü. Dolayısıyla ben ilk dönemden itibaren benimle çalışan hiç kimseye kırgın değilim. Zaman zaman arkadaşlarımla görüşüyorum elbette.
TECRÜBEMDEN YARARLANAN ÇOK KİŞİ VAR AMA...
İzmir'in en önemli kanaat önderlerinden biriydiniz. Bugün de size gelip fikir soran, danışanlar var mı?
E.D.: Var ama kenti yönetenler değil! Tecrübe çok önemli. Aldığınız karar eksik olabilir. Bu durumlarda tecrübelerden faydalanmak, en iyi yoldur. Dünyayı yönetenler bunu iyi bilir. Danışman orduları kuruluyor. Neden? Neden o konuyu bilenler insanlar yanınızda oluyor? Yeni fikirler, atılacak adımları güçlendirir. Görüş alınması elbette doğru ama benden görüş isteyen yöneten, maalesef yok.
Yönetenler size danışsalar, fikrinizi sorsalardı... İzmir için ne gibi önerilerde bulunurdunuz?
E.D.: İzmir'de oda başkanlığı yaptığım dönemde herkesin takdir ettiği pek çok iş yaptım. Çok sayıda proje ürettim. Dostum da düşmanım da projeci olduğumu söyler. 1992'de oda başkanı olduğumda 15 yıllık stratejik plan hazırladım. 1992-2007... Stratejik planlar daha sonraki yıllarda da devam etti. 15 yıllık planın en önemli maddesi, İzmir'in marka kent yapılmasıydı. Peki bu nasıl olacaktı? Birtakım uluslararası organizasyonlara ev sahipliği yapmak gerekiyordu. Nitekim EXPO'yu hedef olarak belirlemiştik o zaman... EXPO'nun daha güçlü bir şekilde istenmesini isterdim.
İZMİR'İN MARİNASI OLMALI
Projelerim vardı. Bu projelerin büyükçe bölümü yapılmış değil. O projelerin akıbeti konusunda da sağlıklı bilgiye de sahip değilim. Mesela Dalgakıran projesi... İzmir'in bir akvaryuma ihtiyacı var. Çevre yolu üstünde bir akvaryum var ama merkezinde yok. Bunun dışında İzmir'de marina yok. Bu kabul edilebilir bir şey değil. Deniz kenarı bulunan küçük büyük tüm kentlerin marinası vardır. Marina deyince, Üçkuyular'daki marinayı gösteriyorlar. O marinanın kapasitesi nedir ki... İzmir'e yakışıyor mu? Bir marina, bir akvaryum, bir dalgakıran, İzmir'e mutlaka kazandırılmalı. Dalgakıran çürüyor, eriyor. Demirleri ortaya çıkmış, betonları dökülmeye başlamış. Dalgakıranın yok olmaya başladığını gördükçe üzülüyorum. Bu projelerin hayata geçirilmesini isterdim.
İzmir'in en güzel yerinde İzmir'in bir cazibe merkezine ihtiyacı var. Türkiye'de turizmin başladığı şehir, İzmir. Turizmle İzmir'in ticareti canlanır. Ne acıdır ki İzmir'de turizm bitme noktasına gelmiş. Benim dönemimde hedef koyduk. Kruvaziyer dünya turizminde öne çıkmaya başlamıştı. Rahmetli Ahmet Piriştina ile birlikte bu yönde ilk yatırımları girişimleri yaptık. Türkiye'de kruvaziyer turistin geldiği şehirlerin ilk sırasına İzmir yazılmıştı. İzmir'in şehir merkezinde, dışarıdan gelen yerli ve yabancı turistleri bu şehirde en az üç gün tutacak cazibe merkezlerine ihtiyacı var. Bir günlük otel müşterisi para bırakmaz. Limandan itibaren, yürüyerek gezilebilecek ender kentlerden biridir İzmir.
Şöyle bir şey hayal edelim. Hiçbir araca binmeden Kordon'dan yürümeye başlıyorsunuz, Pasaport iskelesinin oradaki marinadan geçiyorsunuz, karşınızda deniz müzesi var! Denizin 15 metre altından geçiyorsunuz, balıkları seyrede seyrede... Konak Pier'de alışverişinizi yapıyorsunuz, Kemeraltı'na gidiyorsunuz, fincanda pişmiş kahvenizi içiyorsunuz. Bu hayalin gerçek olmasını isterdim.
TURİST, KEMERALTINDAN BİR ÇÖP ALMAZ!
Kemeraltı ile ilgili de çok kafa yormuştunuz. Hayalinizdeki Kemeraltı'yı anlatır mısınız?
E.D.: Tarihi Kemeraltı, maalesef arzu ettiğimiz Kemeraltı değil hala. Rahmetli Piriştina, Kemeraltı planlarını onaylatmıştı. Aziz Kocaoğlu başkanımız da çok emek verdi ama istenen ve arzu edilen gelişmeler olmadı. Kemeraltı gibi bir yer dünyada yok. Tarihi Kemeraltı'na girdiğiniz zaman bir şey göremiyorsunuz. Sadece çaput, taklit tişörtler görürsünüz. Kalitesiz ürünler sunuluyor hala. Turist, bugünkü Kemeraltı'na girdiğinde bir çöp dahi almaz. Çünkü hiçbir cazibesi, özelliği yok. TARKEM'in Kemeraltı'nı cazip hale getirme çabası içinde olduğunu biliyorum. Fakat ortaya somut bir şey koymuş değiller. Sorarım size, bir turist, bugün Kemeraltı'nda hangi camiyi ziyaret etmek ister? Bir tane bile yok! Vakıfların desteğiyle, Salepçioğlu İşhanı'nın arkasında Başdurak Camisi'ni restore ettirmiştik. Salepçioğlu İşhanı yıkılacaktı. İki katlı bina projesi yaptık. Bir kat yerin altına inilecekti. 3 bin metrekarelik bir alan oluşturacaktık. Olmadı. Restore ettiğimiz Başdurak camisinin altına 28 tane dükkancık açtık. En büyüğü 30 metrekare.. Kuyumcusundan seramikçisine, hediyelik eşya satan çok sayıda esnafı bir araya getirmiştik. Son zamanlarda hiç gitmedim ama sanırım kapatılmış. Agora'nın batı stoa'sına sponsor olmuştuk. Tüm işçilik ve malzeme parasını biz vermiştik. Batı stoa, sıfır koduna indirilmişti. Çarşı ortaya çıktı. Agora'ya geldiğiniz zaman Kadifekale'yi görürsünüz. 1500 metrelik bir mesafe var. Eğim yüzünden kaleye yürüyerek çıkılması imkansız. Teleferik projesi geliştirdik. Ya da yatay asansör olsun dedik. Hiçbiri olmadı. Agora ile Kadifekale arasında tarihi bir tiyatro vardır. 15 bin kişilik bir tiyatro... Bu tiyatro, turizme mutlaka katkı koyacaktır. Bu kentin mega müzeye ihtiyacı var. Bakanlıklarla bu konuyu çok konuştuk, mutabakata da vardık. Fakat hala ortada mega müze yok. İzmir, güzel bir şehir. İzmir, ilgilenilmesi gereken bir şehir. İzmir'in sorunları, küçük dokunuşlarla pekala çözülebilir. Fakat izlediğim kadarıyla, İzmir'i yönetenlerin gündeminde bunlar yok.
Şu anda kişisel gündeminizde hangi projeler var?
E.D.: Bir konut sitesini bitirdim. Onun dışında bir ticaret merkezi yapıyoruz. Gıda Çarşısı'nda İzmir'in ticaret hayatı sıkışıp kaldı. İkinci ticaret merkezini, Bornova Hacılarkırı'nda kuruyoruz. Ağustos ayında bitiyor. İTOKENT 2 projem vardı. Bazı sorunları aşamadığımız için bu projeden vazgeçtim. Şu anda 50 dönüm alanda kurulacak bir çarşı projem var. Yeri bende saklı.
BORNOVA İŞ MERKEZİ AĞUSTOS'TA BİTİYOR
Bornova İş Merkezi'yle ilgili hukuki sorunlar ortadan kalktı mı?
E.D.: Bornova İş Merkezi'ni aldıktan sonra, Mimarlar Odası'nın burasıyla ilgili bir davası olduğunu gördük. Davaya müdahil olduk. Haklı olabilirler düşüncesiyle, plan tadilatı yaptık. Şu anda yasal herhangi bir sorun kalmadı. Proje, 1998 yılına dayanıyor aslında. Benim yaptığım bir proje değil üstelik... Şu anda dava bitmiş durumda. Yargıtay'da. Buradan sonuç iki-üç yılda çıkar. Biz de zaten iki ay içinde açılışını yapmış olacağız. Mimarlar Odası, doğru mu yanlış mı bakmadan dava açıyor. Bu doğru bir şey değil. Dava açılıyor. Neden? Yeri ben aldım diye... Oysa bu proje, şehre ne getirir, ne götürür, incelemeleri gerekirdi. Yeni bir ticaret merkezine ihtiyaç olduğu ortada. Yenişehir'de sıkışıp kalındı. Aziz Bey'le (Kocaoğlu) baktığımızda, yeni iş merkezleri için Pınarbaşı, Işıkkent, Doğanlar'ın en uygun yerler olduğunu görmüştük. Bornova İş Merkezi'nde büyük işyerleri var.En küçük yer, 360 metrekare. 63 işyeri olacak. 750 metrekarelik, 540 metrekarelik yerler var. 135 dönümlük bir arazi üzerinde kurulu çağdaş bir iş merkezi olacak.
İZMİR, KRİZİ ÇOK ÇABUK ATLATIR
Koronavirüs nedeniyle İzmir ticaret hayatı, sizce ne kadar etkilendi? Toparlanması uzun zaman alır mı?
E.D.: Pandemi sürecinde İzmirli ticaret insanları, çok büyük sıkıntılar çekti. Kapanan işyerleri oldu. Berberler, lokantalar, oteller kapandı. Adeta hayat durdu. İzmir'in yapısına bakarsak, küçük ve orta ölçekli işletmelerin olduğu bir kent. Çok büyük dev sanayiler yok. Daha çok da ticarete dayalı bir hayatı vardır İzmir'in... Pandemide merkezi hükümetin aldığı kararları uygulayan, bir şehirdik. Buna rağmen alınacak yine de önlemler vardı. İzmir, salgından çok etkilendi ama kısa zamanda toparlanır. Oda başkanlığım dönemimde 10 tane kriz gördüm. Her defasında krizi atlatmayı başardık. İzmir, küçük ve orta ölçekli işletmelerin ağırlıkta olduğu bir kent olması sebebiyle, bu krizi de kolayca atlatacaktır.
2. ÇEVREYOLU ACİLEN PROJELENDİRİLMELİ
Siz her zaman "Önce hayal etmek lazım" derdiniz. İzmir için yeni hayalleriniz var mı?
E.D.: İzmir, çok sesli bir şehir. Herkes ortaya bir fikir koyabiliyor. İzmir'deki insanların para kazanması gerekir. Evine ekmek götürmesi gerekir. Yaşam kalitesini artırmak için para kazanmak lazım. Bunun için de çalışmak lazım. Bir şehir, dışa dönük bir şehir, nasıl zenginleşir? Birincisi dış yatırım; dışarıdan para gelir. İkincisi, ticaret... Burada önemli olan bu şehre para getirmek, zenginleşmesi için, çok özel çalışmalar yapmak gerekiyor. Bunun yanı sıra İzmir'in de sorunlarını da çözmek lazım. İzmir'e gelen bir yabancı, şehrin ana arterlerinde feci bir trafik sorunuyla karşı karşıya kalıyor. Pik saatlerin dışında da trafik sıkışıklığı yaşanır hale geldi. Çevre yolu, artık yetmez oldu. İkinci bir çevre yolu gerekiyor. Üçkuyular'dan trafiğe denizaltından girip Havagazı'ndan çıkan, arada toplayıcı yolları olan bir proje ürettik. Kimse sahip çıkmadı. İkinci çevre yolu çok önemli. Birinci çevre yolunun yani Kuzey Çevre yolunun yapımında da çok uzun yıllar gecikme oldu. İkinci çevre yolunun acilen projelendirilmesi lazım. Okuduğuma göre, belediye başkanımız Tunç Soyer, 'orada çok ağaç var. İkinci çevre yolu konusunda ben aynı fikirde değilim' demiş. Ağaçları yeniden dikeriz. Çoğaltırız. Daha fazlasını dikeriz. Ama o yolu açmak zorundayız. İkinci çevre yolu şart.
Başka?
E.D.: İzmir'in merkezinde sadece insanlara verilmeli. Yani yayalaştırılmalı. Trafik yerin altına alınmalı. Bunu söylemek kolay da yapmak pek kolay bir şey değil. Alsancak, Konak ve Basmane'de trafik yerin altında olmalı. Bugün Avrupa'nın gelişmiş şehirlerinde yeni yol planlanırken, yerin üstüne planlanmıyor. Yollar, araçlar içindir; insanlar için değil. İnsan özellikli bir ulaşım politikasının benimsenmesi gerekiyor. Kaliteli bir yaşam verecek ortam var İzmir'de. Fakat bu ortamı sağlamakta gecikiyoruz.
EN GÜZEL ESERİM, İZMİR EKONOMİ ÜNİVERSİTESİ
Oda başkanlığınız döneminde "En güzel eserim" dediğiniz şey nedir?
E.D.: En güzel eserim, gurur kaynağım,tabii ki İzmir Ekonomi Üniversitesi.. İzmir'in beyinlerinin İzmir'den göç etmesini engelleyecek olan, kaliteli bir eğitim verecek bir üniversite. Bunu başardık. Hayatımın üçte biri ticaret odasında başkan olarak geçti. Ama yarısı ticaret odasında yönetim kurulu üyeliği ve başkan olarak geçti. Dolayısıyla benim bir şeyler vermiş olmam, çok büyük bir başarı değildir. Çünkü 26 sene bu şehirde ticaret odası başkanlığı yapmışsanız, ortaya bir şeyler koyacaksınız, eserler vereceksiniz. İyi kadrolarla çalıştık. O kadrolarla yaptığımız en güzel işlerden birisi, 2001 yılında İzmir Ekonomisi Üniversitesi'ni kurmak oldu.
Peki, keşkeniz var mı?
E.D.: Herkesin bir keşke'si vardır. Benim de var. Başkanlık dönemimde hakikaten İzmir Ticaret Odası dünyada tanınan bir meslek kuruluşu haline geldi. Bu itibar, bizi, İzmirliyi yeni bir noktaya taşıdı. Benim bir hedefim vardı, Çin... Bu ülkeyi, hedef ülke olarak seçmiştim. Çinli turisti İzmir'e getirmeyi çok istemiştim. Çünkü Çin'de iki bayram vardır. Birisi şubat ayında, diğeri ekim ayında. Yani İzmir'de turizmin olmadığı aylar... Bu dönemde Çinli turistleri İzmir'e çekebilmek, İzmir turizmi açısından çok önemliydi. 100 bin Çinli turisti İzmir'e getirebilseydik, çok güzel bir şey olurdu. Bu projemi belli bir noktaya getirmiştik ama gerisini getiremedik. Keşke Çinli turistleri, beklentilerimiz düzeyinde İzmir'de görebilseydim. Bunu başarabilseydim. Umarım pandemiden sonra Çinli turistleri İzmir'de bolca görürüz.
SİYASETE GİRMEYİ HİÇ DÜŞÜNMEDİM
Herkes sizin siyasete gireceğinizi düşünüyordu ama girmediniz. Belediye başkanlığı, milletvekilliği düşünmediniz. Bugün itibariyle siyasetin neresindesiniz?
E.D.: Sadece izleyicisiyim. Siyasete girmeyi hiç düşünmedim. İlerisi için de siyasete girme düşüncem yok.
En çok neyi özlüyorsunuz?
E.D.: Özlediğim bir şey yok. Sabah ofise geliyorum. Öğleden sonra şantiyeye geçiyorum. Akşamüstü Urla'ya eve döndüğümde bahçeye iniyorum. Börülce ne kadar büyümüş, domates ne halde, ona bakıyorum. Hafta sonunda hangi balığı yakalayacağımı düşünüyorum. Hızlı, dolu dolu bir yaşam sürüyorum.
nuray yüceer 12 Ekim 2020 Pazartesi 11:39
|
Hasan Amca 9 Ekim 2020 Cuma 15:31
|
MB 14 Ağustos 2020 Cuma 11:38
|
Zafer Cengiz 24 Temmuz 2020 Cuma 21:53
|
altan koralttan 18 Temmuz 2020 Cumartesi 08:45
|
Vatandaş 17 Temmuz 2020 Cuma 14:19
|
Soykan 17 Temmuz 2020 Cuma 14:15
|
İzmir 17 Temmuz 2020 Cuma 13:11
|
Ercan 17 Temmuz 2020 Cuma 12:42
|
ANKARA 17 Temmuz 2020 Cuma 12:38
|