GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Sağlık
11 Haziran 2019 Salı 11:21

İzmir’de ‘röntgen borsası’ iddiası… Parayı ver, sırayı kap!

Demokratik Sağlık-Sen İzmir Şube Başkanı Ahmet Doğruyol, hastanelerde yaşanan olumsuzluklara dikkat çekerek “Ben kendi yakınlarıma bile “bir tane doktor görüşü ile ameliyat olmayın” diyorum. Bir röntgen veya tomografi çekilecek ve 6 ay sonraya sıra veriliyor ancak ‘şu kadar para verirseniz hemen çekilir’ deniyor. Öncelikle bunun önüne geçilmesi gerekiyor” dedi.

EGEDESONSÖZ-Demokratik Sağlık-Sen İzmir Şube Başkanı Ahmet Doğruyol, Sonsöz TV’ye konuk olarak Aslı Eren’in sorularını yanıtladı. Doğruyol, ülkemizdeki sağlık sistemi hakkında önemli açıklamalarda bulundu.

SIRA 6 AY SONRA AMA PARA VERİLİRSE HEMEN…
Hastanelerin para kazanmak için çeşitli yollara başvurduğunu ifade eden Doğruyol, “Bazı hastanelerimizde şu var, bir röntgen veya tomografi çekilecek ve 6 ay sonraya sıra veriliyor ancak şu kadar para verirseniz hemen çekilir deniyor. Öncelikle bunun önüne geçilmesi gerekiyor. Gerekli gereksiz her türlü vakanın acil olarak nitelendirilmesi de sarfiyata sebep oluyor ancak genel olarak değerlendirildiğinde devlet hastanelerimizdeki ameliyatların ve tetkiklerin yüzde 30 kadarı gereksiz vakalar. Bunların giderilmesi gerekiyor ancak hastanelerimizin ilk olarak bir ticari işletme gibi çalıştırılmaması gerekiyor. Hastanenin hedefi kendini ekonomik olarak ayakta tutmak olmamalı, kaliteli sağlık hizmeti verme amacıyla çalışmalı hastanelerimiz” diye konuştu.

“SAĞLIK KURUMLARI TİCARETHANE GİBİ ÇALIŞIYOR”
Devlet hastanelerinin ekonomik olarak ayakta durmak için ticari bir işletme gibi çalıştığını belirten Ahmet Doğruyol, “Şu anki sistemde mevcut devlet hastanelerimiz kısmi ticarethane gibi işliyor. Sağlık sistemi ayakta durmaya çalışıyor. Kurumlarımız ekonomik olarak ayakta durmak için zorlanmaktadır. Kurumlar para kazanmak için teşvik ediliyor. Ben kendi yakınlarıma bile bir tane doktor görüşü ile ameliyat olmayın diyorum” dedi.

“HASTA SAYISINI TAAHHÜT ETMEK DOĞRU DEĞİL”
Türkiye’nin en önemli gündemlerinden birinin de şehir hastaneleri olduğunu söyleyen Doğruyol, “Son dönemde şehir hastanelerine bir yüklenme var, bazı şehirlerde açıldı, İzmir’de de 2020’de de açılacağı öngörülüyor. Ben 2020’de bile açılacağını düşünmüyorum, daha da uzayabilir. Bu modeli biliyorsunuz, yap-işlet-devret şeklinde çalışıyor. Sağlık alanında olması gereken büyük hastaneler değil, butik hastaneler olarak herkesin kolayca ulaşabileceği hastanelerdir. Bu şehir hastanelere ulaşım büyük sıkıntı, işletme modeli sıkıntı. Biliyorsunuz hava yolları, yollar, köprüler var bu modelle çalışan ve sıkıntılar yaşanıyor. Taahhütlere baktığımızda geçmeyen aracın, kalkmayan uçağın ücretini 80 milyona ödeten sistem sıkıntılıdır ancak bunu sağlıkta uygulamak hiç doğru değildir. Sağlık sisteminin ilk hedefi insanları tedavi etmek değil, hasta olmasını önlemektir. Hasta taahhüdü vermek abesle iştigal eder. Hasta olacak kişi sayısını taahhüt edemezsiniz. Şu an özel hastanelerimizin bile birinci amacı para kazanmaktır. Vatandaşın özel hastanelere gitmesi durumunda 1 tahlil erine 3 tahlil istenebiliyor, 1 röntgen yerine 3 röntgen istenebiliyor. Şehir hastanelerinde de verilen taahhütler yerine getirilmezse, devlet otoyollardan geçmeyen araçlar için ödediği ücret gibi bu sisteme ödeme yapacaklar” diye konuştu.

“SURİYELİLER ÜLKEYE GİRERKEN SAĞLIK TARAMASI YAPILSAYDI…”
Suriyelilerin ülkemize alınmasıyla ortaya çıkan sağlık sorunlarına değinen Doğruyol, “Kızamık hastalığının yıllar sonra yeniden Türkiye’de ortaya çıkması büyük bir skandaldır. Örneğin Suriye’den gelenlere iyi bir sağlık taraması yapılsaydı böyle bir şey olmayabilirdi. Suriyelilerin Türkiye’ye girmesinin ardından Sağlık Bakanlığı Türkiye genelinde 3 veya 4 tur aşılama yaptı. Bakın bu aşılamanın maliyeti çok büyüktür, bunun yerine  ülkeye girişlerinde kapsamlı bir sağlık taraması yapılsaydı bu maliyet de çok büyük oranda düşmüş olurdu” ifadelerini kullandı.

“MEVCUT HASTANELERİN YATAK SAYISI DÜŞÜRÜLEREK ŞEHİR HASTANESİNE HASTA GÖNDERİLECEK”
Şehir hastanelerinin yapılmasıyla ortaya çıkacak durum hakkında konuşan Doğruyol, “Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi gibi bazı hastanelerin yatak sayılarının düşürülmesi söz konusu. Mesela Tepecik’te yatak sayısı 1500’den 150’ye düşürülerek, buradaki hastaların şehir hastanesine yönlendirmesi söz konusu. Bizim burada yapmamız gereken insanları tedavi etmektir, birilerine rant sağlamak olmamalı. Buradaki personeller için de bu büyük bir eziyet. Bunun için Şehir Hastaneleri sisteminden yakın zamanda vazgeçileceğini düşünüyoruz” dedi.

“112 ACİL’E GELEN 19-20 BİN ÇAĞRIDAN 250 KADARI GERÇEK ACİL VAKA”
Sağlık sisteminde gereksiz yere yüksek miktarlarda paralar harcandığını söyleyen ve vatandaşları daha duyarlı olmaya çağıran Doğruyol, “112 Acil Sağlık hizmetlerimize 19-20 bin çağrı gelmekte, 1000 civarında ambulans gönderilmekte ve bunların da 250 kadarı gerçek vaka olarak kayıtlara geçmektedir. Bu büyük bir maliyettir. Bu sistemi düzenlememiz gerekiyor. Sağlıklı bir STK olarak devletin ve milletin menfaatlerini koruyarak bürokratlara yol göstermek bizim asli görevimizdir” diye konuştu.

“HEMŞİRELERE EVRAK İŞİ YAPTIRILMAMALI”
Sağlık alanında personel sıkıntısına da değinen Doğruyol, “Sağlıkta personel yoğunluğu olarak en dolu görünen il İzmir’dir. Buna rağmen hemşire durumunda yüzde 30 eksik gözüküyor. Bir hastanemiz var İzmir’de 200 civarında hemşire var ancak 150 hemşire çalışıyor, 50 tanesi hemşirelikten farklı işler yaptırılmaya çalışıyor. Bir hemşire evrak işleri gibi işlere değil, gelen hastalara hizmet vermek üzere görevlendirilmesi gerekiyor. Sağlık personeli arkadaşların, Sağlık Bakanlığı’nın genelgesine uyarak, mesleklerine uygun görevler verilmesi gerekmektedir” ifadelerini kullandı.

“MR SAYISINI 500’DEN 5 BİNE ÇIKARMAK İŞ DEĞİL”
Sendikaların asli görevinin, çalışanlar ve vatandaşların haklarını korumak olduğunu vurgulayan Doğruyol, “Demokratik Sağlık-Sen, Türk Sağlık-Sen’den kopan bir grup arkadaşın siyaset değil iş anlayışıyla görev yapan bir sendikayız. Türkiye’nin en hızlı büyüyen sendikalarından biriyiz. Biz yıllarca bazı sendikaları iktidarla birlikte yol aldıklarını eleştirdik. Daha önce hükümetin verdiği zamdan daha az zammın altına imza atan bir sendika vardı, enflasyon farkını unutan bir sendika vardı. Sendikalar menfaat kuruluşudur, verilenin fazlasını ister. Siz kalkıp siyasi partilere destek olmaya çalışıyorsunuz, partilerle yol alıyorsunuz. Biz bunun sendikacılık olmadığını düşünüyoruz. 17 yıllık bir iktidar süresi çok uzun bir süre. Bu süre içinde hiçbir şey yapılmamış olamaz, önceki dönemlerdeki iktidarlar ve koalisyonlarda da önemli işler yapıldı sağlıkla ilgili. İktidar 17 yılda hiçbir şey yapmayacak değildi zaten ancak 500 tane çekilen MR sayısını 5 bine çıkarmak iş değildir. Mesela SKK hastanelerinin Sağlık Bakanlığı’na devredilmesi iyi bir işti. Ancak o dönemde orada çalışan arkadaşlar 5 yıl aynı maaşla çalıştı, bir mağduriyet yaşadı. Bence Sağlık Bakanlığı’nın en önemli görevi insanları hasta etmemektir. Bakın bugün İsrail’de kanser hastalığı görülmediği iddia ediliyor, İsrail’in ürettiği ürünleri kendi ülkesinde tüketmediği iddia ediliyor. Bu tip iddiaların araştırılması gerekiyor” dedi.

“15-20 YIL ÖNCE İNSANLAR DOKTORA SAYGI GÖSTERİRDİ”
Sağlıkta şiddetin, sağlık çalışanlarının en büyük sorunlarından biri olduğunu belirten Doğruyol,“15-20 yıl önce bir hekimin karşısına gidildiğinde insanlar önünü iliklerdi, bir saygı vardı. Ancak siyasiler, sağlıkla ilgili yaptıkları söylemlerle, hastaneye gittiğinizde doktor size bakmak zorunda, şu kadar hasta hastanede hizmetinizde falan gibi çeşitli söylemler insanların doktorlara tepki göstermesine sebep oldu. Bakın İzmir’de bir sağlık ocağımızda bir kişi gelerek eşi için ilaç yazılmasını istiyor, kural gereği hasta gelmeden ilaç yazılamayacağı için doktorun hastanın gelmesini istemesi üzerine orayı dağıtıyorlar. Sağlık çalışanlarına gösterilen şiddetin ardından bu kişilerin ifadesinin alınarak serbest bırakılması, bu şiddetin devamını teşvik ediyor. Sağlık çalışanlarına yapılan şiddeti, sokakta geçen 2 kişinin kavgası olarak değerlendirilmemeli. Bir kişinin polis veya askere saldırısı bu şekilde mi değerlendiriliyor? Bunun önüne geçmek için, sağlık çalışanlarına gösterilen şiddetin daha ciddi değerlendirilmesi gerekiyor. Adaletin tesis edilmemesi kaosun büyümesine sebep olur. Sağlık çalışanları vatandaşlara 7/24 hizmet veriyor. Her zaman sağlık kurumunda sağlık çalışanları vardır, bu sebeple bile sağlık çalışanlara gereken saygının gösterilmesi gerektiğini düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.

“KANSER HASTALIĞINI ÖNLESEYDİK KANSER İLAÇLARINA VERİLEN PARA CEBİMİZDE KALIRDI”
Koruyucu sağlık hizmetlerinin önemine dikkat çeken Doğruyol, “Kanser ilaçlarına harcanan para çok yüksek miktarda. Bu ilaçlar ülkemize tabii gelmeli ama eğer biz insanlarımızı kanser etmeseydik bu para da cebimizde kalacaktı” dedi.