GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Politika
22 Şubat 2021 Pazartesi 19:03

Erdoğan'dan göç konferansında mesajlar

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dokuz Eylül Üniversitesi’nde düzenlenen göç konulu konferansla katıldı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dokuz Eylül Üniversitesi’nde düzenlenen göç konulu konferansla katıldı. Erdoğan’ın konuşmasından satır başları:

“Konferansın mültecilerin statüsü adına Cenevre sözleşmesinin 77'nci yılında düzenlenmesi anlamlı bir hava katıyor. Göçün sosyal ekonomik ve siyasi alanlar üzerinden bizi yeniden düşünmeye sevk edeceğine inanıyorum. Göç konusunun özellikle son yıllarla dünyanın iklimini işgal ettiğini görüyoruz. Her sene milyonlarca insan savaşlar, iç çatışmalar, kıtlık gibi sebeplerle evlerini terk ediyor. Dünya genelinde göçmen sayısı 272 milyon, mülteci sayısı ise 26 milyona yaklaşmıştır. Yani dünya nüfusunun 3'de 1'i göçmen olarak hareket etmektir. Bu süreçte zaman zaman çok acı kareler ile karşılaşıyoruz. Geride bıraktığımız dönemde içinde çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 30 bin göçmen Akdeniz'de hayatını kaybetti. Ayla bebek başta olmak üzere Ege'de yaşanan insanı dramları unutmadık, unutamayız.  Botlarının özellikle nasıl batırıldığını iyi hatırlıyoruz. İnsanlık sadece Akdeniz değil, Ege ve Meriç'te sınıfta kalmıştır. Göçmenler Ege'nin sularına gömülmüştür. Göç konusunda batılı devletler sürekli şikayet etse de bu konuda asıl yükü taşıyan gelişmekte olan ülkelerdir. Kabul ettiği birkaç mülteciyi doğrudan reklam malzemesi olarak kullananlar, bu konuda sorumluluk üstlenmiyor. Mülteciler yüksek komitesinin rakamlarına göre 2020'de dünyada 3'cü ülkelere yerleştirilemeye beklenen 1 milyon 400 bin mülteciden çok azı yerleştirebilmişti. Türkiye sayısı 4 milyonu bulan mülteciye tek başına ev sahipliği yapmıştır. Türkiye'ye sınırlarını açmak konusunda tavsiye verenler bu süreçte sınırlarını kapatmıştı. Türkiye kıtaların ve kültürlerin kavşağında bulunan bir ülke olarak göç olgusuna asla uzak değildir. İnsan hareketliliğinin merkezinde biz yer alıyoruz. Son 500 yılda zulme uğrayan, baskı gören, inancı rengi ve kültürü konusunda ayrıma uğrayan milyonlarca insana biz kapılarımızı açtık.

Kafkasya' daki kardeşlerimiz, Balkanlar’daki soydaşlarımız başları sıkısınca hep bizim topraklarımıza sığındı. İkinci dünya savası sırasında Avrupa'daki Türk diplomatlar her türlü riski alarak yüzlerce masumu soykırımdan kurtardı. Tarih boyunca başı dara düşen herkese güvenli bir liman şefkatli bir yuva olduk. Sınırlarımıza gelen hiç kimseyi kökeni, dini yüzünden geri çevirmedik. Maddi imkanları bizden kat ve kat fazla olan ülkeler mültecileri toplama kampına mecbur ederken, bizler ekmeğimiz paylaştık. On binlerce Kobanili Kürt bizim ülkemizde. Müslümanlar yanında Hıristiyanlara, Süryaniler olmak üzere birçok farklı inanca kapımızı açtık. Suriye'nin kuzeyinde ABD'li general diyor ki 'biz şu anda PKK, YPG, PYD ile beraberiz' bu nasıl NATO da ittifak iki ülke. Dertleri başka… Bunlar hala terör ile beraberler. Biz de terör ile mücadelemizi her yerde sürdürüyoruz sürdüreceğiz. Dostlar dostluğunu icra ettiği sürece bizde gönlümüzü açarız, etmezlerse de bu güne kadar ne yaptıysak bundan sonra da onu yaparız. Mağdur durumdaki vatandaşa kendi vatandaşımıza ne hizmeti veriyorsa onlara da onları verdik. Bunları da çıkar olsun diye değil, inancımızın gereği olarak yaptı.

420 BİN SURİYELİ ÜLKESİNE DÖNDÜ
Ülkemize verilen sözlerinde bu süreçte tutulmadığını gördük. Deprem de burada konteynırlarda depremzedeleri misafir ediyoruz. Avrupa Birliği Yunanistan'daki 100 bin sığınmacı için 100 bina Avro destek verirken, Türkiye’deki 4 milyon mülteci için elini taşın altına koymadı. Bize taaddüt edilen 6 milyon avro bize verilmedi. Geçtiğimiz günlerde uluslararası medyada yayınlanan habere göre Suriyeli mültecilere sahip çıkan tek devlet Türkiye'ydi. Muhtemel katliamlara karşı duran tek şey de Türk askerleridir. Suriye'nin kuzeyinde güvenlik ortamı iyileştikçe, ülkemizde Suriyelileri ülkelerine dönüş hızlanıyor. Terörden temizlenen bölgelere 420 bin Suriyeli geri döndü. Huzur ortamı güçlendikçe bu sayı artacaktır. Suriye'deki bölümden güçlenen terör örgütünün güvenli bölgeye yönelik hain saldırılarını arttırdığını görüyoruz. Teröristlerin ülkemizde sağlanan güven ve huzur ortamını bozmasına izin vermeyeceğiz. Nasıl daha önceden kimseye bakmadan terör yuvalarını yok ettiysek bundan sonrada bundan kaçmayacağız.

Göç olgununa geniş bir perspektif ile bakılması gerekiyor.  Göç meselesinin üstesinden yabancı düşmanlığının ve İslam karşıtlığının çıkartılması ile gelineceğini düşünmek büyük bir hatadır. Göçü tamamen bitirmek bu şartlarda mümkünde değildir. Koronavirüs göçün kırılganlığını arttırmış bu durumda yaşayan insanların sorunlarını arttırmıştır. Asıl çözülmesi gereken göçün nedenleridir. Her göç aynı zaman yeni bir buluşmadır. Etnik kimliği, dini, kültür farklı insanların kucaklaşmasıdır. Göç ile ilgili ön yargımızı bir kenara bırakarak insanların durumunu görmemiz gerekiyor. Ülkemize yerleşen sığınmacılardan gayretleri ve birikimleri ile bizlere çok önemli katkılar sunanlar var. Asırlardır göç alan bir ülke olan ve 1960’dan beri göç veren bir ülke olarak adımlara iki yönüyle bakıyoruz. Bir tarafta göç konusunda faaliyet gösteren kurumlarımızın faaliyetlerinden gurur duyarken, diğer yandan diğer ülkelerdeki mücadeleleri takip ediyoruz. Türkiye'ye yatırım yapmak isteyen insanlara nasıl her türlü imkanı seferber ediyorsak, eğitimde, sanatta, kültürde ülkemize katkı sunmak isteyenlere de yardımcı olacağız. Göç ve göçmenler ile ilgili politikamızı geliştirerek devam ettireceğiz.

Özellikle botları şişleyenler sizlerde benim kadar biliyorsunuz. Komşu Yunanistan… Savunmasız insanların nasıl o denizin suların öldüğünde biliyorsunuz. Bu gerçekleri tüm dünyaya bizler anlattık. Ne anlatırsan anlat bir kulaktan giriyor, diğerinden çıkıyor"